Kaş Tiyatro Günleri’nin ikinci gününde Antiphellos Antik Tiyatro’da izlediğimiz oyun Dansöz oldu. 2020 yılında Direklerarası Tiyatro Ödülleri’nde “Tek Kişilik Performans” ödülünü alan Sezen Keser’in hayat verdiği ve hikayesi içimize işleyen Meryem karakteriyle tanıştık. Ankara kökenli bir tiyatro topluluğu olan Mek’an Sahne’nin İstanbul’da çalıştığı ilk oyunu olan Dansöz’ü yazan ve yöneten isim Şamil Yılmaz.
Oyunun adına bakıp da kıpır kıpır, fıkır fıkır bir şey bekliyorsanız çok yanılıyorsunuz. Meryem’in hikayesi çok trajik, çünkü o annesi tarafından bile görülmemiş, duyulmamış, yaralı ve kayıp bir kız çocuğu. Genç bir kadın olduğunda da annesinin yönlendirmesiyle belki de en çok görüleceği yerde buluyor kendini… sahnede ve dansöz olarak.
Ancak Meryem’in hiç de öyle ucuz erkek eğlencesinin bir parçası olarak görülme gibi bir isteği yok. Bedenini adeta bir sanat olarak sergilemekten zevk alan, tutkusu dans olan bir kadın o. Mısır ekolünden hocasından aldığı derslerle aslında oryantalin kadınların fiziksel ve ruhsal gelişim süreçleri için ortaya çıkmış, cinsellik içerse de ondan çok daha fazlası olan bir ritüel ve kendini ortaya koyma biçimi olduğunu öğreniyor Meryem. Ve bu içselleştirdiği öğretilerle çelişen durumlarda kendini buldukça bedeninin cezalandırılmasını ve ruhunun adım adım ölüme gidişini görüyoruz. Seyirciye cilveli bakışlar atmasının, değişen taleplere göre oynama şeklini değiştirmesinin istenmesi Meryem’i Meryem yapan en önemli şeyin elinden alınması demek. Yani sahnedeki o kan revan haller bomboş bir şiddet değil, yılların bastırılmış isyanı ve ruhun öz savunması sayılır diyebiliriz çok rahatlıkla.
Sezen Keser’in performansını çok sevdim. Meryem’in anlatımıyla annesini, mekan sahibi her devrin acımasız adamı İhsan’ı, darbukacı Murat’ı, hocası Hayfa’yı ve hatta pavyonun köpeği Ghost’u boğazımız düğüm düğüm tanıdık. Siz de tanışmak isterseniz İstanbul’da Kasım ayı içinde gerçekleşecek temsilleri @mekansahne hesabından takip edebilirsiniz.
Şimdiden iyi seyirler.