Ezgi Pekel duruşunu beğendiğim, günümüzün öğüten müzik sektörüne direnen, Kutlay Uyar ve son olarak da Hakan Böcek ile olan düetinde birlikte çalıştığımız için mutlu olduğum bir müzisyen.
Benim için çok keyifli bir söyleşi oldu, size de iyi okumalar dileriz.
Müziğe profesyonel olarak başladığın, ilk şarkını yayımladığın dönemle şu an arasında olumlu – olumsuz sence ne gibi farklar var?
Karamsar bir cevap olabilir ama geçen süreç içerisinde “Müzik piyasası” açısından olumlu bir gelişme göremiyorum. Müzisyenlerin kısıtlanan hareket alanları, konser – etkinlik – festival iptalleri ve dijital platformların asıl işi müzik yapmak olanlara değil de herkese açık olması benim için olumsuz gelişmeler. Olumlu bir şey söylemem gerekecek olursa bu süreç içerisinde hem müzikal açıdan hem de işleyiş sürecinin nasıl ilerlediği hakkında bilgilenmem, tecrübelenmem artı olarak haneme yazılabilir.
Müzik uğruna başka alanda çalışma hayatını bırakanlardansın. Ülkemiz sanata gösterilen ilgi düşünüldüğünde cesur da bir karar. Müzik aşkın ağır basmış; o dönem bu kararı alırken zorlanmış mıydın, nasıl duygular içindeydin?
Çok zorlanmamıştım aslında. Oradaki düzen, hiyerarşi ve zorunluluklar bana pek uymayan normlardı. Mutsuzdum, sıkışmışlık hissi vardı. Ama bir yandan da bir müzisyen ya da sanat ile ilgilenen, hayatını sadece bu alanda idame ettirmek durumunda kalan insanların çektiği zorluklardan da haberdardım ve farkındaydım. Sevmediğim bir iş için zorluklar çekeceğime sevdiğim, yapmaktan keyif aldığım müzik için zorluklar çekmeyi tercih ettim.
Solo projelerin yanında dikkat çeken düetlerde de seni görüyoruz; bunlardan sonuncusu da Hakan Böcek ile seslendirdiğiniz “Yasak Aşk” şarkısı. Projenin içinde yer almam dolayısıyla detayları bilsem de; okurlarımıza sen aktarabilir misin nasıl bir araya geldiniz, şarkı nasıl ortaya çıktı?
Aslında Hakan, gitaristimiz Caner’in Marmara Üniversitesi’nden bölüm arkadaşı. Onun sayesinde tanıştık. Hep aklımızda beraber bir proje yapmak vardı. Benim onun çok sevdiğim şarkıları vardı, onun da aynı şekilde benim şarkılarımdan sevdikleri oldu ama bir şekilde denk gelemedik. Sonra bir gün Hakan bana “Yasak Aşk” ın demo halini attı, söylemek ister misin diye sordu. Ben de dinledim ve çok sevdim. Gerçekten de düet olması gereken bir şarkıydı. Tamam dedik ve çok kısa bir zamanda da tamamlayarak böyle güzel bir şarkıyı ortaya çıkarmayı başardık.
Gerek müzik dünyasının sistemleşmemiş taraflarına gerek siyasi konulara susmayan taraftasın. Bir diğer uzmanlık alanının “Marka İletişimi. Sosyal medyada kendini aktif buluyor musun? Sadece sanatını paylaşabilmeyi ister miydin?
Hangi sanatçı istemezdi ki? Bulunduğumuz coğrafya ve içinde yaşamak zorunda kaldığımız sistemi düşününce sadece sanat paylaşmak kendime, kişiliğime ve düşünce yapıma ihanet olur. Adaletsizliğe, yanlışa, yalana göz yumarak sanat yapmaya çalışmak da olmaz zaten, olsa da o sanat olmaz. Ben normalde kendi işlerimi çok paylaşabilen biri de değilim. Bu konuda ekip arkadaşlarımdan da çok fazla eleştiri alırım. Sosyal medya olmasa o kadar mutlu olurum ki. Son paylaşımımın üstünden aylar geçmiştir belki. Kendim ve ülkem bu kadar mutsuzken bir şeyler paylaşmak çok içimden gelmiyor. Twitter hesabım zaten herhangi bir siyasinin hesabı gibidir. Benimki biraz terzi kendi söküğünü dikemezmiş durumu. Sosyal medya ile ilgili her bilgiye sahibim ama kendim için bu konuda henüz bir adım atmadım.
Uğur Hakan Hacıoğlu ile 2021 yılında NouvArt için yaptığınız söyleşide; şarkı sözlerinin lise yıllarında tuttuğun günlükten ortaya çıktığını aktarmışsın. Günlükten hâlâ sözler çıkıyor mu? Söz yazarken nelerden besleniyorsun?
İlk albümüm “Bizim Gibiler”in şarkılarının bir çok sözü o defterden çıkmıştır evet. Ama çok uzun yıllardır o şekilde yazmayı bıraktım. Aklıma bir şeyler geldiğinde telefona not alıyorum ya da bir melodi geldiğinde ses kaydı alıyorum. Sonra onlar üzerine çalışmaya başlıyorum. Genelde bir sözcük ya da bir melodi üzerinden şekilleniyor şarkı. İzlediğim bir film ya da dizi, okuduğum kitaptan bir söz, yaşadığım bir anı veya yolda gördüğüm bir olay… İçinden o an ne geçtiyse, aklıma ne geldiyse şarkının çerçevesini o belirliyor.
Müziğinde Aykut Acarlar ve Caner Hız’ın imzalarını da görüyoruz ve uzun süredir birlikte çalışıyorsunuz. Günümüzde sürekliliğin zor olduğu dönemlerde ekip ruhunuzun müzik kariyerine etkisi muhakkak çok olumludur. Bu konuda neler söyleyebilirsin?
Ben bu soruya hep aynı şekilde cevap veriyorum. Biz müzik yapmak için bir araya gelmedik. Biz zaten bir aradaydık ve müziği de beraber yapalım dedik. Birbirimizi bu kadar yıldır tanıyor olmak müzik için çok büyük bir avantaj oldu. Herkes birbirinin sevdiği, sevmediği şeyleri bilerek hareket ettiği için işlerimiz hep hızlı ilerler. Bir gecede bir şarkı bitirmişliğimiz bile vardır. Motivasyonumuz yerinde olsun yeter ki.
Zaman zaman çocuk oyunları için de müzik yapıyorsun, çocuklara hitap etmek mi zor; büyüklere ulaşmak mı?
Çocukların kalbini kazanmak kolay ama bir kere kırarsanız bir daha aynı güven ve sevgiyle bakmazlar size. Onları anladığınızı hissettirmeniz gerekiyor. Bir çocuk oyununa müzik yaparken bir büyük gibi düşünmemelisiniz. Büyüklere ulaşmak tabi ki daha zor çünkü muhtemelen çocukken yaşadıkları hayal kırıklıkları ya da olumsuzluklar karşıdakini sürekli sorgulama gerekliliği hissettiriyor ve güvenmeyi zorlaştırıyor.
Festivaller konusunda neler düşünüyorsun? Bu sene katılacağın festival olacak mı, takvimler belli mi?
Festivallerin devamlılığının ve çeşitliliğinin müzik için olumlu olduğunu düşünüyorum. Festival ortamları farklı tarzda dinleyicilere ulaşmak için güzel bir fırsat. Ancak ülkemizdeki ekonomik durum ve festivallerin birçoğunun da İstanbul’ da gerçekleştiğini göz önüne aldığımızda İstanbul dışında yaşayan ve çok ünlü olmayan bir ekibin maliyeti organizasyona çok ağır geliyor ve haliyle tercih edilmiyor. Bir de maalesef metalaşan bir festival kadrosu var artık. Festivalin adı veya içeriği değişse de uysun uymasın aynı kadro şehir şehir geziyor. Bu şartlar altında çok üzülerek ve içerleyerek söylüyorum ki bu sene festival takvimimizin çok yoğun olacağını düşünmüyorum.
Yeni projelerinden bahsedebilir misiniz?
7 Temmuz’ da doğum günümden bir gün önce bir şarkım yayınlanacak. Benim için de biraz manidar oldu aslında. Şarkının ismi “Kendime” ve gerçekten de kendim için yazdığım bir şarkı. Tarih tamamen denk geldi. Bu sene hep single olarak sürdürdük çalışmalarımızı. Aklımda konsept bir albüm yapmak var aslında. Dijital platformlar ve müzik piyasası ne kadar albüm sevmese de gerçek müzisyenler ve müzikseverler için hala çok kıymetli olduğunu düşünüyorum albüm çıkartmanın. Şimdilik planlarım bu yönde. Hayat ve Türkiye bizi nereye götürür onu da zamanla göreceğiz.