Gazeteci, yazar Henize Nilgün Karataş “Defne ya da Bazı Tuhaf Hayatlar” adlı ilk romanıyla okurla buluştu. Kadın dayanışmasının sembol isimlerinden Şule Çet ile benzer bir kaderi yaşayan ancak hayatta kalan Defne’nin hikayesini merkeze alan roman, geçmiş ile gelecek arasında üç kişilik bir iyileşme hikayesi anlatıyor. Alt metninde patriyarkal düzenin üzerimizde yarattığı tahribata vurgu yapan romanda anlatıcılar, herkesin kendi hikayesine sahip çıkmasının önemine işaret ediyor.
Uzun yıllar gazeteci olarak ekonomi haberleri yazan Henize Nilgün Karataş, ilk romanı “Defne ya da Bazı Tuhaf Hayatlar” romanı ile edebiyat severlere merhaba dedi. A7 Kitap etiketiyle raflarda yerini alan roman, kadın cinayetlerinden toplumsal cinsiyet rollerine, aşkın yıkıcılığından geçmiş travmaların sarsıntısına kadar birçok temayı post modern bir anlatıyla okuruna sunuyor. Bunu yaparken bilim ile büyüyü, gelecek ile dünü, aşkı, fedakarlığı ve tüm yakıcı duyguları iç içe geçiriyor.
Yazarın “üç kişilik bir iyileşme hikayesi” dediği roman, kadın cinayetlerinin sembol isimlerinden Şule Çet ile aynı gün, aynı saatlerde bir camdan kuleden düşen ya da atılan, ancak günlerce komada kaldıktan sonra hayata tutunan Defne’nin hikayesini merkezine alıyor. Uyandığında 2222 yılından gelen bir interseks performans sanatçısı olduğunu iddia eden Defne’ye kendini bulma yolculuğunda ablası Selma Rıza ve komşusu Servan eşlik ediyor.
Romanda, birden fazla anlatıcı bulunuyor. İki ayrı anlatıcıdan dinlediklerini tek bir anlatıya dönüştüren isimsiz anlatıcı, Defne’nin tuttuğu kayıtlardan da yararlanarak okuru bir nevi zaman yolculuğuna çıkarıyor. Alt metninde kadın cinayetlerinin ve patriarkal düzenin etkilerini sorgulayan roman, bir sarkaç gibi 2018 Türkiye’si ile 2222’nin Mauna Kealand’ı arasında gidip gelen; mitolojiden psikolojiye, telepatiden lusid rüyalara, astrolojiden metafiziğe iç içe geçen, çok katmanlı bir dünya.
Anlatım dili ile ele aldığı temaları postmodern bir yaklaşımla aktaran Defne ya da Bazı Tuhaf Hayatlar, yaptığı saptama, gönderme ve atıflarla insan olmanın varoluşsal zaaflarına, sancılarına vurgu yapıyor. Okurken durup üzerine düşüneceğimiz cümlelerle bir yandan çok tanıdık gelen diğer yandan tuhaf hayat hikayeleriyle, dayatmacı düzenlerin, toplumsal kalıpların insanda yarattığı hem fiziki hem de zihinsel hasarlara dikkat çekiyor. Bunu sessiz bir çığlık gibi usulca okurlarına hissettiren roman; “herkesin kendi hikayesine sahip çıkması” gerektiğini ise travmalar, arayışlar, düzeltmeye çalıştıkça karışan hayatlar üzerinden yüksek sesle söylüyor.
Arka Kapak
Aynı gece, iki ayrı kentte, iki cam kuleden düşen iki genç kız. Biri, adını kadın dayanışmasına miras bırakarak gitti. Bu okuyacağınız, hayatta kalan Defne’nin hikâyesi.
Defne ya da Bazı Tuhaf Hayatlar.
Travma, kimlik, zaman temaları üzerinden kadın cinayetlerinin ve patriarkal düzenin etkilerini sorgulayan bir anlatı; sessiz bir çığlık, postmodern bir direniş.
Geçmiş ve Gelecek Arasında
Bir sarkaç gibi 2018 Türkiye’si ile 2222’nin Mauna Kealand’ı arasında gidip gelen; mitolojiden psikolojiye, telepatiden lusid rüyalara, astrolojiden metafiziğe iç içe geçen, çok katmanlı bir dünya.
Üç Kişilik Bir İyileşme Hikâyesi
Aşk yüzünden bilinmeze atılan, arzularının bedelini ödemek zorunda kalan Defne. Bu yolculukta ona eşlik eden Selma Rıza ve Servan. Biri, mutluluğu bireysel özgürlükte ararken kendine yabancılaşmış bir kadın. Diğeri, içini kavuran acıları unutmak için başkalarına tutunmuş bir erkek.
Ve ötekiler. Ve biz.
Herkes kendi hikâyesine sahip çıksın!
Ya kölesi olacağız düzenin ya da yeni bir dünya inşa edeceğiz kendimize…
KÜNYE
Defne ya Da Bazı Tuhaf Hayatlar
Yazar: Henize Nilgün Karataş
Yayınevi: A7 Kitap
Editör: Ceylan Hazinedar
Redaksiyon: Canan Özge Er
Kapak Uygulama: Köksal Kayhan
Sayfa Tasarım ve Uygulama: Burhan Maden