Mary Cassatt, 22 Mayıs 1844’te Pennsylvania’da varlıklı bir ailede dünyaya geldi. Ülkenin önde gelen sanat okullarından biri olan Pennsylvania Güzel Sanatlar Akademisi’nde eğitim aldı. Akademi’deki fakülte, Avrupa ve Amerika sanatına ilişkin düzenli sergiler düzenlemenin yanı sıra, öğrencileri yurtdışında eğitim görmeye teşvik ediyordu. 1865’te Cassatt, Paris’te eğitim görmek istedi ve Paris’e gitmesinin ardından Cassatt, Paris’teki akademik sanatçılar Jean Léon Gérôme ve Thomas Couture’un stüdyolarında derslere katıldı. Ayrıca eski eserleri inceleyerek ve kopyalayarak Avrupa’yı da yoğun bir şekilde dolaştı. 1874’te kalıcı olarak Paris’e yerleşti ve burada çalışmaları, hükümetin sponsor olduğu Salon Sergilerinde düzenli olarak sergilendi. Cassatt, resim programına özellikle anneler ve çocuklar arasındaki yakın bağları, kadınların sosyal ve özel yaşamlarına ilişkin görüntüleri ekledi.
Daha sonra bir sanat galerisinde Empresyonist akımın öncülerinden Edgar Degas’nın pastel çalışmalarını gördü ve bu inanılmaz deneyimini kendisi yıllar sonra şu sözlerle aktardı: “Gidip burnumu pencereye yaslardım ve onun sanatının elimden gelen her şeyini özümserdim. Bu, hayatımı değiştirdi. O zamanlar sanatı, görmek istediğim gibi gördüm.“
Cassatt, çoğu kadının, özellikle de zengin olanların kariyer peşinde koşmadığı on dokuzuncu yüzyılda profesyonel sanatçı haline gelen nispeten az sayıda Amerikalı kadından biriydi. Yurtdışında eğitim alma kararı, özellikle güçlü ve özgür karakterini yansıtıyordu. Cassatt 1893’te Chicago’da düzenlenen uluslararası bir fuar olan Exposition için “modern kadın” konulu bir dekoratif program geliştirdi. Devasa duvar resmi, bilimsel, sanatsal ve kültürel başarıların ortaklaşa peşinde koşan olağanüstü kız ve kadınların alegorik tasviriyle bezeliydi. Eser izleyicilerin hepsini hayrete düşürdü. Cassatt’a çağdaş kadınlık vizyonunun erkek figürlerini neden dışladığı sorulduğunda ise şöyle cevap verdi: “Erkeklerin diğer binaların duvarlarında tüm canlılıklarıyla resmedildiklerine hiç şüphem yok!”
Cassatt Paris’e yerleştiğinde Fransa’da sanatsal bir devrim zaten yaşanıyordu. Sanatçıların eserlerini halka gösterme şekillerinde değişiklikler oluyor ve sanatçılar kendi konularını, üsluplarını seçmek zorunda kalıyordu. Cassatt’ın kariyeri de aslında bu değişikliklerin arka planında gelişti.
Cassatt’ın tüm sanat serüvenini özetleyen en can alıcı alıntı ise; 1892’de Dünya Kolomb Sergisi için hazırlanırken söylediği: “Eğer tamamen kadınsı olmasaydım, o zaman başarısız olurdum” sözleridir. Kendi kuşağının en önde gelen ressamları ve matbaacıları arasında yer alan Cassatt gözlem yeteneği, renk ve ışık kullanımındaki ustalık ile kadınların sosyal hayattaki pek çok anına tanıklık etmiştir.