Pelin Çağlar İle “Kim Unutacak Bizi?” Sergi Söyleşisi // Nil Has

Pelin Çağlar’ın ilk kişisel sergisi geçtiğimiz günlerde bir depoda açıldı. “Kim Unutacak Bizi?” başlığını alan sergi, belirsiz ve silik olduğu kadar akışkan portrelerden oluşuyor. Çukurcuma’da geniş bir depoda konumlanan “Kim Unutacak Bizi?” sergisiyle izleyici mahalle arasında bir depoda sergi görmeyi de deneyimlemiş oluyor. Boş bir deponun muğlak ve ifadesi belli olmayan insan portreleriyle çevrelenmesi sergi mekânını portreler kadar izlemeye açık alan haline getirmiş. Mekân ve portreler arasında ilişkiyi de güçlendiren bağımsız bir alanda bağımsız bir sergi izledik.

“Kim Unutacak Bizi?” sergisi 15 Kasım’a kadar görülebilir.

Pelin Çağlar sergi için ilettiğimiz soruları yanıtladı.

Sergi haberi için tıklayınız.

Pelin Çağlar
Pelin Çağlar

Pelin Çağlar ismi son iki senedir duyulmaya ve görülmeye başlandı. Okurlarımıza kendini nasıl tanıtırsın? Şimdiye kadar nerelerdeydin?

İzmir’de yaşarken de üretimime devam ediyordum ama 2,5 senedir İstanbul’dayım belki onun da etkisi olabilir 🙂 sahne tasarım okudum, meslek ve yaşam şekli olarak bana çok uzak bir alandı, atölyemde istediğim kadar yalnız çalışmak benim için en iyi senaryo açıkçası 🙂 onun dışında burada çevremdeki ve yeni tanıştığım insanlarla birlikte çalışmak da görünürlüğü mutlaka arttırmıştır.

“Kim Unutacak Bizi?” sergisinin çıkış fikri nereden geliyor? İnsan portreleri yapmak alışılmış olsa da senin portrelerin silik, arafta ve muğlak. Aynı zamanda akışkan, hareketli. Üretme pratiğinden de bahsetmeni istesem bize neler anlatırsın?

Portre çalışmayı her zaman sevdim, insanların yüzünde sonsuz ilham ve anlam olduğunu düşünüyorum. Ama direkt gördüğüm şekilde ele almamaya çalıştım. İlk başlarda daha fazla detaylara odaklanıyordum, sonrasında biraz daha bütüne ve bedene doğru yoğunlaştım. O noktada figürlerin bulanık hali benim için yeni bir bakış açısı ve tekniğimde değişikliği getirdi.

Üretim sanırım hayatın en sevdiğim kısmı, günün büyük kısmını çizerek geçiyorum.

Sadece sergi hazırlık sürecinde kendime olması gerekenden biraz fazla yüklenmiştim. Çalışmaları tamamlarken fazla zorlamamdan dolayı elimi sakatladığım bir dönem oldu, o noktada elime ve kendime karşı daha nezaketli davranmam gerektiğini anlayıp biraz daha rahat bir tempoya girmeye çalıştım. İşler bir şekilde yetişti yine de 🙂 Serginin açık olduğu dönemden sonra atölyemde eski düzenime dönerim diye düşünüyorum.

Pelin Çağlar İle “Kim Unutacak Bizi?” Sergi Söyleşisi // Nil Has
Pelin Çağlar, “Kim Unutacak Bizi?” sergisi. Fotoğraf: Hasan Uzun

“Kim Unutacak Bizi?” adlı sergide 13 portre izliyoruz. Her birinde farklı yüzler var. Bu yüzlerin sahiplerini tanıyor muyuz? Senin için ne ifade ediyorlar?

Modellerin neredeyse hepsi arkadaşım. İzlerken görsel ve hayat deneyimi olarak bana ilham veren insanlar. Hatta bazen hayatımdaki diğer insan ve kurduğum ilişkilerin yansımaları oluyorlar.

“Kim Unutacak Bizi?” adlı serginde küratör Melis Bektaş ile çalıştın. Nasıl bir araya geldiniz? Serginin ortaya çıkış süreci nasıldı? Nasıl bir enerji yakalandı da bugün birbirinden beslenen küratör-sanatçı ilişkisi görüyoruz?

Melis’in benimle iletişime geçmesi Koli Art Space’de, kırılganlık kavramına odaklanan “Birbirimizin Huzurunda” sergisine davetiyle gerçekleşti, sonrasında atölyeme geldi. O sergide de birlikte çalışmış olduk. Atölyeme geldiği ilk gün kişisel sergiyi de beraber yapma kararı almıştık. O andan itibaren tüm süreci birlikte yönettik ve bunun beraberinde güzel bir arkadaşlık da oluştu 🙂 Çok fazla paylaşımımız olduğu için Melis’e karşı kendimi ve çalışmalarımı anlatmak için ekstra bir çaba göstermeme gerek kalmadı. Benim açımdan bu büyük bir rahatlık ve güven yaratmış oldu. Yazdığı metin, serginin ismi ve yerleşim başta olmak üzere her zaman beni, işleri çok iyi yansıttı ve daha anlamlı hale getirdi.

“Kim Unutacak Bizi?” sergisi adı olmayan bir mekânda, garajda sergileniyor. Bağımsız bir alanda, bağımsız bir sanatçı olarak ilk kişisel sergiyi açmak nasıl bir durum? Atıl duran, sergilenmeye açık olmayan bir mekânı ele almak ve ilk kişisel sergini orada açmak bağımsız bir isim olarak zorluklara zorluk eklemedi mi? Üretim sürecinde bir de mekânla haşır neşir olmak nasıldı?

Kendimi ve işlerimi bir kalıba sokmadan ifade edebilmek benim için çok önemli bir nokta. Bunu da en iyi bağımsız olursam gerçekleştirebileceğime inanıyordum.

Tabii ki oldukça güç tarafları var, Günümüzün koşullarıyla maddi, manevi zorlukları oldu. Bir buçuk sene boyunca kendimi atöyleye kapattıktan sonra sergi alanının organizasyonuna odaklanmak ve kısıtlı zamanda işleri yetiştirmek stresliydi. Mekanın kullanımı konusunda Melis’e çok güveniyordum, sonuç benim için çok etkileyiciydi ve aynı zamanda ezberin dışında yaptığı yerleşimlerle de çalışmaları ve mekânı iyi değerlendirdiğine inanıyorum.

Ayrıca öncesinde bilinen bir yer olmadığı için insanları oraya çekebilmek de ayrı bir konuydu ancak böyle bir sorun yaşamadık, mekânın kendisi ve lokasyonu bizim için kolaylıklar sağladı.

Sergi adresi: Firuzağa Mahallesi, Çukurcuma Cad. No:18, Beyoğlu/İstanbul

1988 doğumlu, Sanat ve Kültür Yönetimi mezunu, sanat ve kültür meraklısı.