Su Alara Acerol
Su Alara Acerol

Portfolyo: Su Alara Acerol

OKU

Hayatım boyunca resim ve arkeoloji tutkumun peşinden koştum. Bilkent Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü lisans programında tam burslu okudum. Yüksek lisansımı Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri ve Kültürel Miras Yönetimi (Arkeoloji ve Sanat Tarihi) programında tam burslu tamamladım. Seneler boyunca çeşitli kurtarma kazılarında arkeolog olarak çalıştım. Arkeolojideki heyecanımı akademik bir tavırla sınırlandırmak istemediğim için 2015’te Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü’ne girdim, eğitimimi burada Prof. Nedret Sekban – Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Umur Deniz atölyesinde tamamlayıp 2019’da bölüm, fakülte ve üniversite birincisi olarak mezun oldum. Çeşitli karma sergilere katıldım, çeşitli yarışmalarda başarı ödülü ve 2019 senesinde Sakıp Sabancı Sanat Ödülleri’nde MSGSÜ Resim Bölümü Birincilik ödülünü aldım.

Resim anlayışımı atölyedeki temel eğitimim şekillendirdi. Atölyede figürü anlamak ve çalışmak çok önemlidir. Figürün çevresiyle olan bağını kurmak için atölyede hocalar tarafından yerleştirilen natürmort objelerini çalışırız. Aynı şekilde arkeologlar da bir kazı alanıyla karşılaştığında insanların kazı alanındaki objelerle olan bağını, mekanın kalıntılarından buranın ne olarak kullanıldığını tahmin etmeye çalışır, insan ile çevresinin ilişkisini kurar. Arkeolojideki bu tahmin ve hayal etme kısmı kendi kısa hikayelerime ilham vermiştir. Böyle bir deneyimden sonra desenci, yani görünenin altındakini sorgulayan bir tavır ile atölyedeki iskeletlerin, kafatasların, kim bilir hangi antikacıdan özenle seçilip yerleştirilmiş sürahilerin modelle olan ilişkisini incelemek beni çok heyecanlandırdı. Artık arkeolojideki hikayelerim soyut birer düşüncenin ötesine geçebilecek, estetik bir anlatıma dönüşecekti. Mitolojiye karşı olan tutkum antik hikayelerdeki kahramanlar ve yaratıklar üzerine uzun araştırmalar yapmama olanak vermişti. İstanbul’da yaşayan bir ressam olarak insanları anlamam ve anlatmam gerektiğini düşündüm. Günlük hayatı, insanların yaşantılarını gözlemlemeye başladım ve antik hikayelerde var olduğunu sandığımız canavar ve kahramanların aslında hala aramızda olduklarını farkettim. Mesela Bostancı motorunda sıra beklerken, yeterince sabırlı olursanız, ortaya çıkabiliyorlar. Böylelikle atölye natürmortlarını çözümlemeye çalışırken günlük hayatın arkeolojisini resme çözümlettirmeye başladım.

Resimlerimde karmaşık kompozisyonları bir tiyatro sahnesi gibi kurguluyorum. Resmimde estetik ‘zamansızlık’ hedeflediğim için, arketipik ögeleri tasarlamak yerine resmime ‘davet’ ediyorum. İçeriği ve tekniği birbirinden bağımsız olmamak üzere işlerimin arkeolojik geçmiş ve deneyimimden yola çıktığını söyleyebilirim. Figür ve objelerimin seçimi bazen bir mezar odasıyken, bazen bir domuz avını anlatan duvar resmi, bazen de dünya mitolojilerinden karakterlerin koşturduğu sahneler, bir altar ya da Tanrılar Sofrası oluyor. Kendi mitoslarımla insanlığa ait mitosları bir araya getirerek analojik, sembolik yaratımlar elde ediyorum. Tüm resimlerimin ön çalışmaları, birlikte kurduğumuz atölyede, kız kardeşim Deniz Defne Acerol ile resim üzerine konuşurken şekillenmeye başlıyor. Mitolojik öyküler üzerine düşünüp estetik yorumlar getirmeye çalışırken kendi yaşamımdaki çatışmalardan yola çıkıyorum. Gravürlerim genellikle resimlerimin ön çalışmaları oluyor ve gravürün teknik anlatım özelliğinden dolayı epifani yaşarcasına, antik zamanlardan çıkıp gelmiş bir kahin gibi öngörülerde bulunarak plaka üzerinde imgeler keşfediyorum. Bu imgeler hikayelere dönüşüyor ve nihayetinde bunları büyük tuvallere yağlı boya ile aktarıyorum.

Resimsel dile, arkeolojiyi yeniden anlattırarak, arkeolojiye, resmi yeniden kurgulattırmayı hedefliyorum.

Instagram: sualaraacerol


Önceki

Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi Söyleşileri / Yasemin Şimşek Tüzün

Sonraki

Prof. Dr. Marcus Graf İle Keyifli Bir Söyleşi

Kaçırmayın!

Julide Zeynep Günce

Jülide Zeynep Günce “Peace Of Mind” Sergisi

‘Aidiyet’ ve ‘Yaradılış’ temalarını sanatına aktarması ile bilinen sanatçı Jülide
Şut ve Gol!

Şut ve Gol! Kitabı Çocuklarla Buluşuyor

Jean-Charles Berthier’in Türkçe’deki ilk romanı Şut ve Gol! Azade Aslan