Galeri Nev, Serpil Mavi Üstün ile gerçekleştireceği ilk kişisel sergisine 21 Şubat – 22 Mart tarihleri arasında ev sahipliği yapacak. 2022 yılından bu yana Galeri’nin düzenlediği karma sergilerde eserleri izlenen sanatçının, son iki yıldır atölyesinde biriktirdikleri nihayet “Call Me When You Arrive” sergisinde bir araya geliyor.
“Call Me When You Arrive” bir yandan Mavi Üstün’ün neredeyse bütünüyle kendi ruh hallerinden yola çıkarak kurduğu sahnelerin merkezine yerleştirdiği -kimi zaman erkek- karakterlerden örülüyor ve belki bir otoportreler serisi/sergisi oluşturuyor. Hatta bu sergide ilk kez izlenecek olan ve tüm parlaklıkları, kırılganlıkları, etraflarındaki diğer -kısmen daha sıradan- nesneler ile kurdukları tüm tuhaf ilişkileri ile porselen heykelcik resimleri de otoportreleşiyor.
Diğer yandan Serpil Mavi Üstün’ün karakterleri kendi de dahil olmak üzere, hiç kimseye benzemiyor, kimseyi model almıyor, kimseyi hatırlatmıyor ve tam da bu yüzden onun resminin temel özelliklerini bakışlarında ve özellikle de hareketsiz duruşlarında barındırıyor.
Eserlerde hareketli olanın, bir eserden bir esere gezinenin bir kedi olması dikkat çekiyor. Serpil Mavi Üstün eserlerinde kediyi sahneleri yumuşatan ya da evcilleştiren bir varlık olarak değil, tam aksine, keskin duyuları, çevik bedeni ve kestirilemez hareketleri ile bir tedirginlik unsuru olarak kullanıyor. Aynı zamanda kedi, hangi yıla/yüzyıla ait olduğunu (şimdi/bugün? 1950’ler/60’lar?) kestirmekte oldukça zorlandığımız sahneler ve dekorlarla bir tuhaf arkeolojik (milattan önce 2000?) referans ekliyor.
Serpil Mavi Üstün, çocukluğundan bu yana psikolojiye duyduğu ilgiliyi bu sergide kullanmayı seçtiği dokular ile de yansıtıyor. Bir masa örtüsünün ne kadar kırışmasına izin verdiği olağanüstü bir gerilimi temsil edebiliyor. Bir sahnenin melankolik, dramatik, huzursuz atmosferini, araba koltuğunun parlak deri kaplaması, bir şifonyerin damarlı ahşabı ve belki de en çok duvar kağıtları, resmin dışında da devam ettiklerinden emin olduğumuz/olamadığımız kartonpiyerler kuruyor. “Call Me When You Arrive” izleyiciyi ilk bakışta ideal, güzel ya da mutlu görünen bir anı her an sabote etmeye hazır tehditlerle kuşatıyor; ruj her an taşabilir, bıçak kaydı kayacak, bardaklar peşpeşe devrilebilir… Böylece, sinemadan ilham alan sanatçının bir film karesi gibi dondurduğu anların bir öncesi ve bir sonrasının sorumluluğu da âdeta izleyiciye yükleniyor. Öte yandan sergi, sanatçının alışageldiği gibi yağlıboyalarından önce değil, onları tamamladıktan sonra gerçekleştirdiği karakalem desenlere de yer veriyor. Geleneksel sıralamanın böylece tersine dönüşü de, bir sonraki sahnenin tedirginliğini yayıyor.