“Soyağacı” Sergisi Kapsamında Basako ile Sohbet // Burcu Dimili




Kun Art Space
Kun Art Space

Basako’nun son dönem büyük boy kağıt işlerinin ağırlıkta olduğu “Soyağacı” adlı ikinci kişisel sergisi, ekim başında Kun Art Space’te ziyarete açıldı. Alışılmış sanat rotasının dışına çıkarak Çukurova bölgesinde, Adana’da ziyaretçilerini ağırlayan Kun Art Space’te gerçekleşen sergiyi Basako’dan dinledik.

Basako yeni sergisinde adeta tüm serilerini ortak bir başlık etrafında buluşturuyor. Aidiyet, annelik, kentsel dönüşüm ve iklim krizi gibi konulardan sıklıkla etkilenen sanatçı, son sergisinde doğu sanatının motif geleneğini desen duygusuyla birleştiriyor. Üretim pratiği, son sergisi, ilham noktaları ve gelecek projelerini Basako’dan dinledik. Sergiyi gezmek için son tarih: 6 Kasım.

Çalışmalarım Hayatımdan ve Tanık Olduğum Çağın Bendeki İz Düşümünden Yola Çıkıyor”

“Soy Ağacı” serginizin temasını sizden dinleyebilir miyiz?

Geçtiğimiz on sene zarfında gerçekleşen serilerimden birinin ismi “Soy Ağacı”. Bu seri, ailemin kullandığı ilaç isimlerini, motiflerimin üzerinde tipografik olarak uyguladığım bir seri. Xanax, Parol, Dideral, Zyrtec gibi ilaç isimlerinden oluşan bu seride ailemin gen haritasını ilaçlar üzerinden oluşturmak ve göstermek istedim.

Sergiye bu serinin ismini vermek uygun geldi bana, çünkü tüm serilerimi taşıyabilecek bir başlık olduğunu düşündüm. Diğer konularım da genelde hayatımdan, çevremden, yaşadığım şehir ve coğrafyadan mesele ettiğim mevzulardan oluşuyor. Bunun içinde aidiyet, annelik, kentsel dönüşüm ya da iklim krizi gibi konular da mevcut.

Sergi kapsamında hangi çalışmalarınızla karşımıza çıkıyorsunuz?

Kun Art Space’de devam eden sergimde on senelik zaman diliminde yaptığım, “Kırık, Kesik, Çizik”, “Dora’nın Oyunu”, “Sırça Fanus”, “Soy Ağacı” isimli serilerden çalışmalar izlenebilir. Sergi genelde büyük boy kağıt işlerden oluşuyor. Kağıtlara kolaj işlerim eşlik ediyor. Sylvia Plath’in “Sırça Fanus” isimli romanından adını alan serim ise kağıda suluboya çalışmalardan oluşuyor ve aidiyet, özgürlük, köklerinden kopmak ve gidebilmek konularını temel alıyor.

Annelik ve gelecek kaygısını biraz karanlık bir dünyadan yansıtan “Dora’nın Oyunu” serisinden de serginin tek büyük tuval işi “Kanguru” isimli çalışma bulunmakta.

"Soyağacı" Sergisi Kapsamında Basoko ile Sohbet // Burcu Dimili
“Soyağacı” Sergisi Kapsamında Basoko ile Sohbet // Burcu Dimili

İstanbul’un tekrar eden sanat rotasının dışına çıkmak, Adana’da yer alan Kun Art Space’de bir sergi açmak size ne hissettiriyor?

Son dönemlerde İstanbul dışında da çağdaş sanat sergileyen alanlar, galeriler ve müzeler açılması bence çok sevindirici. Artık bazı etkinlikleri görmek için İstanbul’dan bu şehirlere gidiyor olmak, yılların alışkanlıklarının ve ezberlerinin kırılmasını, sanatın daha geniş kitlelere ulaşmasını değerli ve heyecan verici buluyorum. Kun Art Space de bu rotalardan biri olma yolunda kararlılıkla, hızla ve büyük emek vererek ilerliyor.

Sergi kapsamında “Sırça Fanus”, “Kırık, Kesik, Çizik” ve “Dora’nın Oyunu” adlı serilerinizden eserler yer alıyor. Bu serileri birbirine bağlayan bir ortak nokta var mı?

Bu serilerin hepsi benim hayatımdan ve tanık olduğum çağın bendeki iz düşümünden temelini alıyor. Aslında hepsi ya teknik ya konu ya da üslup olarak birbirine değiyor.

Çalışmalarınızın en dikkat çeken yanlarından biri grafik alt yapınızın üretimlerinize yansıması. Geometrik desenler, renkler ve figürler sanatsal karakterinizin bir parçası. Siz grafik temelinizle kurduğunuz ilişkiyi nasıl tanımlıyorsunuz?

Bu çok doğal gelişen bir süreç oldu. Ben aynı zamanda grafik tasarımcı olarak da çalışmaya devam ediyorum. Grafik işlerimde de resimlerimden, desenlerimden, kolajlarımdan çok etkiler var. Yani her iki üretim disiplini birbirini besliyor diyebilirim. Grafik tasarımcı kimliğim nedeniyle çağı yakından takip etmeye çalışıyorum, bunun bana ve işlerime çağdaş bir dokunuş eklediğini umuyorum.

Doğa, kent, yuva ve annelik sıklıkla üzerinde dolaştığınız konular. Nelerden ilham alıyorsunuz?

Çevremden, hayatımdan, başka sanatçıların üretim enerjilerinden ve başka sanat disiplinlerinden… İstanbul’un tüketen bir şehir olmasının yanında, bence çok ilham verici bir yanı da var. Ve daima benim konularımın ya öznesi ya da fonu ama kendini genelde hissettiriyor.

Annelik ise aslında gelecek kaygısının bende dışa vurma noktası gibi. Kendi kızıma, gelecek nesillere ve tüm canlılara nasıl bir dünya bırakacağız düşüncesinden ve kaygısından yola çıkıyor.

Gelecek projeleriniz arasında neler yer alıyor?

Büyük kağıt işlere devam etmek istiyorum. İşlerimde kafama takılan kavramlardan tipografiler oluşturup, bu tipografileri kullandığım çalışmalar yapmaya hazırlanıyorum. Biraz farklı teknikler ve malzemeler kullandığım, üç boyutlu işler üretmek istiyorum. Tabii bir yandan da grafik işlerime devam ediyor olacağım.


Kun Art Space

Cemalpaşa Mah. 63012 Sok. No:10/A Hasan Keskin Apt. Zemin Kat Seyhan/Adana

2012’de İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden mezun olan Burcu Dimili, uzun yıllar Artful Living'te Genel Yayın Yönetmenliği görevini sürdürdü. Yıllar içerisinde pek çok yayında yazar ve editörlük yaptı, birkaç yıldır pr ve basın ilişkilerine yoğunlaştı. Şu anda aralarında Performistanbul, Versus Art Project, Decollage Art Space, İmalathane ve Collect Gallery’nin de yer aldığı pek çok sanat kurumu ve sanatçının pr ve basın ilişkilerini yürütüyor. Ayrıca sanat yazar ve editörlüğüne aktif olarak Kolekta, Artdog, Vogue, Artful Living, The Magger, Mercado, İstanbul Art News, Sanat Dünyamız gibi mecralarda devam ediyor.