Nietzsche ve Berserk ( Dijital Kolaj: Hasan Nazif Yılmaz )
Nietzsche ve Berserk ( Dijital Kolaj: Hasan Nazif Yılmaz )

Nietzsche ve Berserk Üzerine

1 Eylül 2024

Bu yazıda hayatımın zor bir döneminde karşılaştığım bir manga serisinden bahsetmek istiyorum. (Spoiler yok)  Kentaro Miura’nın seksenlerin sonunda kaleme aldığı “Berserk. Berserk’in ilk olarak 1997 yapımı animesini izledim. Aslında Guts, Grifith ve Casca adında iki erkek ve bir kadın arasında geçen ortaçağ temalı bir aşk üçgeni diye özetlenebilir. Ama animeyi izledikten sonra bende daha derin şeyleri sorgulamama sebep oldu. Bu karanlık, grotesk dünyanın içine daldıkça, aslında sadece bir aşk hikayesinin ötesinde bir şeyler olduğunu fark ettim. İlk başta Guts’un kılıç ustası yetenekleri, Griffith’in karizmatik liderliği ve Casca’nın zarafeti beni büyülemişti. Ancak zamanla, bu üçlü arasındaki bağın sadece basit bir romantik ilişki olmadığını, aksine insan doğasının en derin, en karanlık köşelerine dokunan bir anlatı olduğunu anladım.

Gerçekten kül olmadan kendinizi nasıl yenileyebilirsiniz?

Friedrich Nietzsche

Guts’un içindeki öfke ve intikam arzusu, Griffith’in hayalleri uğruna feda ettikleri ve Casca’nın trajik yazgısı, beni insanın varoluşsal acıları üzerine düşünmeye zorladı. Bu hikaye, bana hayatın en karanlık yönleriyle nasıl başa çıkabileceğimi ve her şeye rağmen nasıl ayakta kalabileceğimi gösterdi. Berserk, o dönemde içinde bulunduğum ruh halini yansıtan bir ayna gibiydi; içimde biriken tüm o karanlığı, çaresizliği ve belirsizliği yansıtan bir ayna.

Anime bittikten sonra kendimi bir boşlukta hissettim. Ancak bu boşluk, beni manga serisini keşfetmeye itti. Her sayfada, her çizimde, Miura’nın ustaca işlediği dünyayı daha derinden keşfettim. Hikayenin derinliklerine indikçe, Guts’un mücadeleleri ve kendi içsel savaşları, benim de hayatımda karşılaştığım zorluklara ışık tuttu. Bu hikaye, sadece bir eğlence aracı olmaktan çıkmış, benim için bir tür rehber, bir yol arkadaşı haline gelmişti. Berserk’in karanlık atmosferi, onun içine gizlenmiş felsefi sorgulamalarla birleşince, Nietzsche’nin “üstinsan” kavramını ve “bengi dönüş” fikrini düşünmeden edemedim. Guts’un bitmek bilmeyen mücadelesi, ona acı vermekle birlikte, aynı zamanda onu güçlendiriyor ve dönüştürüyordu. Tıpkı Nietzsche’nin dediği gibi, “Beni öldürmeyen şey, beni güçlendirir.”

Nietzsche’nin felsefesinde merkezi bir yer tutan bu kavram, yaşamın temel itkisinin “güç istemi” olduğunu öne sürer. Ona göre, tüm canlılar, hayatta kalmak ve kendi varlıklarını genişletmek için güç arayışındadır. Güç istemi, sadece fiziksel güçle sınırlı değil, aynı zamanda entelektüel, ahlaki ve ruhsal güç arayışını da kapsar. Berserk’te, özellikle Griffith karakteri Nietzsche’nin güç istenci kavramını yansıtıyor. Griffith, kendi kaderini yaratmak ve bir krallık kurmak için güç arayışına girer. Onun bu hedefe ulaşmak için yaptığı fedakarlıklar ve etik dışı kararlar, Nietzsche’nin güç istemi kavramını akla getirir. Griffith, gücün peşinde koşarken, geleneksel ahlaki değerlere bağlı kalmak yerine, kendi değerlerini yaratmaya çalışır. Nietzsche, geleneksel ahlakın kökenlerini eleştiren bir yaklaşıma sahiptir. “Ahlakın Soykütüğü Üzerine” adlı eserinde, özellikle Hristiyan ahlakının köle ahlakı olduğunu ve güçsüzlerin güçlülerden intikam almak için yaratıldığını savunur. Ona göre, bu ahlak insanın yaratıcı gücünü ve yaşam enerjisini bastırmaktadır. Manga, sıkça iyi ve kötü kavramlarını sorgular ve karakterlerin ahlaki kararlarını derinlemesine inceler. Griffith’in “kötü” olarak görülebilecek eylemleri bile, onun kendi değerler sistemine göre değerlendirilir. Aynı şekilde, Guts’ın intikam arayışı da geleneksel ahlaki değerlerle çelişir, ama aynı zamanda bir adalet arayışını temsil eder.

Nietzsche’nin en bilinen kavramlarından biri olan “üstinsan”, insanın mevcut sınırlarını aşma potansiyelini temsil eder. Nietzsche, üstinsanı insanın kendi kaderini yaratma gücüne sahip, bağımsız bir varlık olarak tasvir eder. Bu varlık, geleneksel ahlaki değerlere bağlı kalmadan, kendi değerlerini yaratır ve yaşar. Üstinsan, geleceğin insanı olarak, nihilizmin üstesinden gelebilecek bir figürdür. Griffith’in “üstinsan” arketipini yansıttığını söylemek mümkün. O, kendi kaderini belirleyen, kendi kurallarını koyan ve bu yolda her türlü engeli aşmaya kararlı bir karakter olarak karşımıza çıkar. Griffith’in bu yolculuğu, Nietzsche’nin geleneksel değerlerin ötesine geçme ve insanın sınırlarını aşma idealini somutlaştırır. Ancak, Griffith’in bu süreçte başvurduğu acımasız yöntemler, Nietzsche’nin üstinsan kavramına dair tartışmalara da yol açabilir.

Nietzsche’nin bengi dönüş kavramı, evrenin ve yaşamın sonsuz bir döngüde tekrar ettiğini savunan bir fikirdir. Bu, insan yaşamının her anının sonsuz sayıda kez yaşanacağını ima eder. Bu düşünce, insanları kendi yaşamlarını ve seçimlerini radikal bir şekilde sorgulamaya ve değerlendirmeye teşvik eder. Nietzsche’nin bu kavramı, Berserk’te de belirgin şekilde yer alır. Guts’ın sürekli tekrarlanan acıları ve mücadeleleri, sonsuz bir döngü içinde gibi görünür. Bu, her anın defalarca yaşanacağı fikrini akla getirir ve Guts’ın hayatının her anının yeniden değerlendirilmesini sağlar. Guts, bu döngüde yaşamını nasıl sürdüreceğini ve seçimlerinin sonuçlarıyla nasıl yüzleşeceğini sorgular.

Nietzsche, nihilizmi Batı kültürünün kaçınılmaz bir sonucu olarak görmüştür. Ona göre, geleneksel değerler ve inançlar (özellikle Hristiyanlık) çökmekte ve bu da bir anlam kaybına yol açmaktadır. Nietzsche, “Tanrı öldü” ifadesiyle, Batı’nın metafizik temellerinin çöküşünü ve bunun ardından gelen ahlaki boşluğu kastetmiştir. Ancak, bu boşluk onun için sadece bir yıkım değil, aynı zamanda yeni değerler yaratma fırsatıydı. Berserk, özellikle Guts’ın hikayesi aracılığıyla nihilizm temalarını da ele alır. Guts, sürekli olarak anlamsızlık ve umutsuzlukla mücadele eder. Hayatındaki trajediler ve sürekli savaşın getirdiği boşluk, Nietzsche’nin nihilizm kavramıyla örtüşür. Ancak Guts, bu boşlukta bile bir anlam bulmaya çalışır ve sürekli savaşarak, hayatta kalma mücadelesini sürdürür. Bu, Nietzsche’nin nihilizme karşı geliştirdiği “yaratıcı nihilizm” anlayışını anımsatır; yani, eski değerlerin yıkıldığı bir dünyada bile yeni anlamlar yaratma çabası. Nietzsche, insanın kendi kaderini yaratma gücüne sahip olduğunu savunur. Berserk’te bu tema, hem Guts’ın hem de Griffith’in hikayelerinde görülür. Her iki karakter de kaderlerine meydan okur ve kendi yollarını çizer. Guts’ın sürekli mücadele etmesi ve hayatta kalmak için savaşması, Nietzsche’nin kaderini kendi elleriyle yaratan birey anlayışını temsil eder.

Berserk, o dönemde içimde biriken tüm karanlık düşünceleri ve varoluşsal sorgulamaları yansıtan bir ayna gibiydi. Nietzsche’nin felsefesiyle harmanlanan bu hikaye, bana sadece hayatın sert darbelerine nasıl göğüs gerebileceğini değil, aynı zamanda bu darbelerden nasıl güç kazanılabileceğini de göstedi. Berserk, bir eğlence aracı olmaktan çıkıp, Nietzsche’nin fikirleriyle yoğrulmuş bir yaşam rehberi haline geldi.

Emin Çelik

Üretimleri genel olarak heykel, enstalasyon ve video odağında olan bir sanatçıdır. Aynı zamanda güncel sanat alanında çeşitli yazılar yazar.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Vargit Çiçekleri, Cansu Yıldıran
Önceki

Cansu Yıldıran’ın Kişisel Sergisi, Vargit Çiçekleri Hara’da!

"Digital Echos" Sergisi, İzmir Enternasyonel Fuarı, 2024
Sonraki

“Digital Echos” Sergisi İzmir Enternasyonel Fuarı’nda Açıldı

Kaçırmayın!

Io Capitano

Ödüllü Filmler “Holdovers” ve “Io Capitano” TV+’ta

TV+, Haziran ayında sinemaseverleri büyük bir heyecanla beklenen iki muhteşem
Mitler ve Hayaller Sergisi - Billur Tansel

Mitler ve Hayaller Sergisi Üzerine Billur Tansel İle Söyleşi

Konuşmaktan hatta düşünmekten korktuğumuz bir şey var: iklim krizi. Yavaş