Alper Fıratlı
Alper Fıratlı

Alper Fıratlı ile Sanatlar Arası Yolculuğuna Dair Söyleşi

16 Ağustos 2022
Alper Fıratlı
Alper Fıratlı

Alper Fıratlı çoğu çalışanın aklından hiç çıkmayan bir şeyi hayata geçirmiş, “Bilgisayar Mühendisliği” gibi bir alandaki kariyerini bırakma cesareti göstermiş ve çok sevdiği sanatın yolundan ilerlemeyi seçmiş bir sanatçı. Bu tercihi ise onun sanatına, müzik dışında alanlar da ekleyerek ilerlemesine yol açmış. Sonrasında başka bir cesaret örneği daha göstererek bu kez de ülkeden “Amerika”ya gitmiş.

“Artık hayatım sanat olduğu için çok çok mutluyum!”

Alper Fıratlı

Alper Fırat’ın yaşam ve mesleki değişimlerini, sanatını, müziğin bu alanlar içindeki yerini, hepsini konuştuk, keyifli okumalar dileriz.

2015 yılında “O Malum Meyve” ile müzikseverlerle buluştunuz. Ki son çalışmanız “Konuşmamız Lazım”dan önceki son çalışmanızı da 2017 yılında yayımlamıştınız ve o günlerden bugünlere bir 5 senelik müzikal ayrılık var gibi. Neden bu kadar uzun süre ara verdiniz?

Evet, maalesef bu kez çok uzun bir ara oldu. Bu 5 yıllık süre içinde hayatımda çok büyük ve heyecan verici gelişmeler, değişimler yaşadım. Öncelikle 2017 senesinde çok keskin bir kariyer değişikliği yaparak 10 yıldır çalıştığım bilgisayar mühendisliği mesleğimi bırakarak dövme sanatçılığına başladım. Tecrübe kazanma ve meslek olarak işleri rayına oturtmaya çalışırken bu sürede yeni şarkılar, albümler yayınlayamadım. Ama bu süre zarfında konserlerimize hiç ara vermeden devam ettik.

İkinci büyük değişim 2019 yılında eşimle Amerika’ya taşınma sürecimiz oldu. 1 yıla varan ön hazırlıklar, taşınmamız ve burada yeni hayatımızı düzene sokmamız, burada çalışmaya başlamam ve işlerin oturması başka hiçbir şeyle ilgilenemediğim uzun bir süre aldı. Aslında gelir gelmez burada bir grup kurup veya bir gruba dahil olup müziğe hiç ara vermeden devam etmek istiyordum ama tam o sırada maalesef pandemi patlak verdi. Burada uzun bir süre çok sıkı kapanmalar oldu. 8-9 ay kadar evdeydik. İlk iki yılımızda Türkiye’yi ziyaret etme fırsatımız da olmadı. Yıllardır birlikte çalıştığım, birbirimizi müzikal anlamda çok iyi tanıdığımız (başta Ege Semercioğlu olmak üzere) neredeyse tüm müzisyen arkadaşlarım Türkiye’de yaşıyor. İki yılın sonunda nihayet geri gelebildiğimizde hemen bir şarkı kaydettik. 5 yılın özeti bu şekilde ama aslında üretmeyi, yeni şarkılar yazmayı hiç bırakmadım.

Önceki çalışmalarınızda şarkı isimlerinizin yanı sıra her şarkınızın bir de rengi vardı.
Tutmayın Beni – Turuncu
O Malum Meyve – Kırmızı
İçimdeki Kış – Eflatun

Bu son çalışmanızda da açıkçası renk bekliyorduk, gelmedi. Şarkıların rengine ne oldu diye soralım mı?

Aslında renkler hâlâ var. Bu şarkımın rengi “Turkuaz” mesela. Ama sanırım yenilenen benle bazı şeylerin değişme zamanı gelmişti. Renkleri de artık kendime saklamak istedim.

“Konuşmamız Lazım” hem Türkçe, hem de “We Need to Talk” ismi ile İngilizce olarak yayımlandı. Sizin uzunca bir süredir ABD’nin Kaliforniya eyaletinde yaşam sürdüğünüz de düşünülürse, bu çift dilli yayının amacı oralarda da bir şeyler yapmak mı? Türkiye dışında da müzik çalışmalarında bulunuyor musunuz?

Dövme sanatçılığı harika bir meslek. Bu geçtiğimiz 3 yıl içerisinde o kadar çok insanla tanışma, sohbet etme ve bir şekilde hayatlarına dokunma fırsatım oldu ki… Aralarında harika müzisyenlerin de olduğu geniş bir çevrem oluşmaya başladı. Aslında bu şarkının İngilizce versiyonunu biraz eğlence, biraz deneme amaçlı kaydettik, ama gelen güzel tepkilerden sonra buna sonraki şarkılarımda da elimden geldiğince devam etmeye karar verdim. Şimdiye kadar hem pandemi yüzünden hem yeni hayatımızı rayına oturtma süreci yüzünden hem de önceden pek bir çevrem olmamasından burada fırsat bulamadığım müzik çalışmalarına artık başlamayı planlıyorum.

Yurtdışında yaşayan bir Türk sanatçı olmak nasıl size göre, Türkiye’yi ve ABD’yi kıyaslamak sizin için ne derece mümkün?

Dövme sanatı dalında Türkiye ve ABD’yi karşılaştırabilecek kadar iki ülkede de tecrübe edindim. Öncelikle bu kıyaslamaların bireysel tecrübelerimden çıkardığım sonuçlar olduğunun altını çizeyim. Çok çok üzücü, ama hem kültürel hem yönetim açısından maalesef Türkiye çok geride. En önemlisi toplumun sanat ve sanatçıya verdiği değer ABD’de gayet yüksek. Bunu en basitinden Türkiye’de ve ABD’de e-mail üzerinden gelen dövme isteklerini kıyaslayarak bile görmek mümkün. Türkiye’de gelen isteklerde ilk (hatta çoğunlukla tek) soru fiyat oluyor. Bunların büyük bir oranı da (fiyat ne olursa olsun) indirim istiyor veya malzeme maliyetine yapılmasını istiyor. ABD’de gelen isteklerin önceliği tasarımın tarzı, beni neden seçtikleri, dövmenin içeriği vs. oluyor. Bu kıyaslamam şu an Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durum sırasında değil, 2017-19 arası zamanlardaki tecrübelerimden. Çok üzücüdür ki dövme, illustrasyon, müzik veya diğer herhangi bir dal olsun, Türkiye’de sanat bir meslek olarak görülmüyor. Devletin bu konuda toplumdan daha kötü bir noktada olduğu herhalde hepimizin malumu. Sürekli iptal edilen festivaller, hiç umursanmayan sanatçı hakları vs. Türkiye’yi sanatçılar için yaşanması çok zor hale getirdi. Bu yüzden müzisyen arkadaşlarımın çok büyük bir bölümünün başka bir işi var veya fırsat bulabilen yetenekli birçok arkadaşım benim yaptığım gibi yurtdışına yerleşiyor. Umarım kısa zamanda bu değişir diyeceğim ama yönetim değişse de önemli ve çok zor olan, kültürel ve toplumsal değişim ki o da çok zor ve uzun görünüyor.

Türkiye’ye sık gelebiliyor musunuz?

Son 3 yıl içerisinde sadece bir kez gelebildik ama bundan sonra yılda en az bir kez gelmeyi planlıyoruz.

Müzik kariyeriniz dışında dövme sanatçılığı, illüstrasyon, tasarım ve resim sanatı ile ilgileniyorsunuz. Görsel sanatlarla ilgili çalışmalarınızdan biraz bahsedebilir misiniz? Hatta müziği, görsel sanatlar mı biraz geri plana itti diye de eklemiş olalım.

Çocukluğumdan beri müzik ve resim hayatımın içinde hep yer aldılar. Müzik her zaman daha bir ön plandaydı ama 2010’lardan sonra kendi albüm kapaklarımı, posterlerimi, yazılarımın illustrasyonlarını kendim çizmeye başladıktan sonra ne kadar sevdiğimi, özlediğimi ve naçizane fena da olmadığımı fark ettim. Sonunda 2017’de bir çılgınlık yapıp tüm kariyerimi buraya yönlendirdim. Dövme sanatçılığı aslında aklımda hiç olmayan, korkutucu bir daldı ama eşimin de desteği ve biraz da ısrarı ile başladım. Şimdi tüm samimiyetimle söyleyebilirim ki, hayatımda verdiğim en iyi kararlardan biriymiş. Dövme hayal bile edemeyeceğim kapılar açtı, (abartısız) binlerce yeni insanla tanışmamı sağladı. Yukarı da da anlattığım gibi, bu süreçte hem Türkiye’de hem Amerika’da işlerimi oturtmak için yönlendirdiğim vaktim ve enerjim müzik için pek kalmadı.

Resim yapmaya çok yakın zamanda başladım. Dövme gibi, resim de başlamaktan hep korktuğum bir alandı. Geçen yıl Community College’da almaya başladığım soyut resim dersleri ile gözlerimi karartıp bu alana giriş yaptım.

Ben biraz içine kapanık bir insan sayılırım. Sanat genel olarak benim için zihnimdekileri dünyaya açmak, hayal gücümü, düşüncelerimi somutlaştırmak, başka insanlarla paylaşabilmek için kullandığım bir araç. Bundan önce bu amaçlarımın öncelikli aracı müzik iken, şimdi daha fazla görsel sanatlar oldu. Artık sanat dışında uğraşmam gereken başka bir meslek vs. olmadığı için bunu çok daha rahat ve yoğun yapabiliyorum. Yani açıkçası artık hayatım sanat olduğu için çok çok mutluyum! Ama canlı müziği ve sahneyi inanılmaz özlediğimi de eklemeliyim!

Bundan sonra şarkı yayınlarına bu kadar ara vermemeniz dileğimizle sohbetimize katıldığınız için teşekkür ederiz, sizin eklemek istedikleriniz var mıdır?

Ben size çok teşekkür ederim. Üretmeye ve hayal etmeye hiç ara vermedim. İnsanlarla paylaşmak istediğim daha çok şarkılarım var. Umarım bundan sonra bu paylaşımlarımı çok daha sık yapabileceğim.

Alper Fıratlı Dijital Servisler

Spotify I Apple Music I Fizy

Kaçırmayın!

Archive Room Arşiv Odasından mekan görselleri

Larissa Araz ile “In Hoc Signo Vinces” Sergisi Üzerine

Larissa Araz’ın “In Hoc Signo Vinces” başlıklı kişisel sergisi Versus
5. Bosna Sancak Kültür Günleri

“Sjećaš li se Sarajeva – Saraybosna’yı Hatırlıyor musun?” Sergisi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Bosna Sancak Akademik Kültür ve Tarih Vakfı