Red Dead Redemption 2, Arthur Morgan
Red Dead Redemption 2, Arthur Morgan

Arthur Morgan ve Anlatının Zirvesi

Son Yılların En İyi Hikayesi Ne Bir Romanda Ne De Bir Filmde Anlatıldı, Bir Oyunda Anlatıldı
16 Şubat 2025

Bu başlık size iddialı gelebilir, ancak yaşattığı deneyimi düşündüğümüzde, bunu yalnızca bir oyuncu olarak değil, estetik deneyim üzerine kuramsal olarak düşünen bir sanatçı olarak söylüyorum: gerçekten dikkate değer. Daha önce deneyimleyenler ne demek istediğimi anlayacaktır, henüz keşfetmeyenler ise çok şanslı—çünkü onları eşsiz bir deneyim bekliyor. Ve merak etmeyin, spoiler vermiyorum. Video oyunları uzun zamandır bir anlatı mecrası olarak edebiyat ve sinemanın gölgesinde görülüyordu. Ancak Red Dead Redemption 2 (RDR2), bu algıyı kökünden sarsarak, yalnızca oyun dünyasının değil, genel anlatı sanatının en güçlü eserlerinden biri hâline geldi. Rockstar Games’in 2018’de piyasaya sürdüğü bu yapım, sadece açık dünya oyunları için değil, hikâye anlatımı açısından da bir dönüm noktasıdır. Bunun en büyük sebebi ise Arthur Morgan’ın yaratılış biçimi ve anlatının onu şekillendirme gücüdür.

Oyunda, Arthur Morgan adındaki bir karakteri canlandırıyorsunuz. 1899’da Amerika’nın modernleştiği, kovboyların, haydutların ve silahşörlerin devrinin kapanmaya başladığı bir dönemde, hayatta kalmaya çalışan bir çete üyesi olarak çağa ayak uydurmaya çalışıyorsunuz. Ancak bu çete, alışılmış haydut çetelerinden farklı. Lideriniz, akıl hocanız ve aynı zamanda bir baba figürü olan Dutch van der Linde, klasik bir hayduttan çok, doğanın ve açık dünyanın hiçbir devlete ait olmadığına inanan, dünyaya anarşist bir perspektiften bakan biri. Bu nedenle çeteniz, yalnızca suç işleyen bir grup değil, kadınların ve çocukların da yer aldığı, modern sisteme direnen, dayanışma ve paylaşıma dayalı bir komün olarak karşımıza çıkıyor. Hatta oyunun bir yerinde Dutch, kendilerine “criminal” diyen bir çete üyesini düzelterek kendilerinin “outlaw” olduğunu dile getirerek ideolojisinin altını çiziyor. Oyunun hikâyesi de tam olarak buradan, aile gibi görünen bu yapının yavaş yavaş çatlamasından doğuyor.

Red Dead Redemption 2’nin hikâyesini özel kılan en önemli unsurlardan biri, anlatısının doğrudan oyun sisteminin içinde şekillenmesi. The Witcher gibi güçlü bir edebiyat serisine ya da Elden Ring’de olduğu gibi Berserk gibi derin bir kaynağa dayanmasa da, kendi dünyasını oyun mekaniğiyle iç içe geçirerek organik bir anlatı oluşturuyor. Hikâye, önceden yazılmış bir destanın izinden gitmek yerine, oyuncunun eylemleriyle şekillenen ve deneyimle derinleşen bir yapı sunuyor. Edebiyat ve sinemada karakter gelişimi genellikle belirli dramatik kurgular üzerinden ilerler. RDR2, Arthur Morgan’ı gerçek zamanlı bir şekilde, oyuncunun kararlarıyla ve hikâyenin doğrudan etkisiyle şekillendiren bir karakter olarak inşa eder. Arthur Morgan, oyunun başında tipik bir kanun kaçağı gibi görünür: sert, pragmatik, şiddete başvurmaktan çekinmeyen bir adam. Ancak hikâye ilerledikçe, Arthur’un geçmişi, ahlaki çatışmaları ve kırılganlıkları derinleştirilir. Onun karakter arkı, yalnızca önceden yazılmış diyaloglarla değil, oyuncunun eylemleriyle de belirlenir. Bu, video oyunlarının anlatı sanatına kattığı en büyük yeniliklerden biridir: karakterin dönüşümünün yalnızca gözlemlenebilir değil, deneyimlenebilir olması. Birçok oyunda iyi-kötü sistemi yüzeysel bir tercih mekanizmasına indirgenirken, RDR2’de Arthur’un seçimleri çok daha organik bir şekilde sunulur. Arthur’un oyuncuya sunulan seçeneklerle şekillenmesi, onun gerçek bir insan gibi hissettirilmesini sağlar. Oyuncu, Arthur’un ne kadar merhametli veya acımasız olacağına karar verebilir, ancak oyunun hikâyesi ne olursa olsun, Arthur’un karakter gelişimi doğal bir şekilde ilerler.

En önemli olgulardan biri de oyunda hikayelerdeki işlenen konuların (özellikle alt-right’ın egemen olduğu oyun dünyasında) cesurluğudur. Red Dead Redemption 2, Amerikan tarihini tüm çıplaklığıyla anlatan cesur ve politik bir hikâye sunuyor. Oyunda, Amerikan ordusunun koruduğu bir petrol şirketinin istasyonunu, yerlerinden edilmiş Kızılderililerle birlikte basıyorsunuz. Amerikadaki ilk feministlerin oy hakkı mücadelesine katılıyorsunuz. Başka bir bölümde ise, kasaba halkının suyunu kirleterek ölümlerine neden olan bir altın şirketinin oyununu bozuyorsunuz. Bu anlatım, yalnızca bir kovboy hikâyesi değil, aynı zamanda kapitalizmin acımasız yüzünü ve sömürünün derin izlerini gözler önüne seriyor.

Arthur Morgan’ın karakter derinliği sadece dramatik anlarla değil, oyun dünyasındaki detaylarla da desteklenir. Kamp içinde arkadaşlarıyla yaptığı sıradan sohbetler, günlük yazıları ve NPC’lerle olan etkileşimleri, onun psikolojisini ve içsel dönüşümünü destekler. Örneğin, Arthur’un hastalandığını öğrendiği an, onun ses tonundaki değişimden, yürüyüş animasyonlarına kadar her şey bu dönüşümü hissettirir. Oyunun sonlarına doğru Arthur’un bir bankta oturup gün batımını izlediği sahne, klasik sinema anlatımıyla bile boy ölçüşebilecek kadar güçlüdür.

Red Dead Redemption 2, hikâye anlatımında video oyunlarının geldiği noktayı kanıtlayan bir başyapıttır. Arthur Morgan’ın dönüşümü, sadece önceden yazılmış bir senaryonun sonucu değil, oyuncunun deneyimiyle şekillenen organik bir süreçtir. Arthur’un trajedisi, anlatısal olarak güçlü olduğu kadar teknik olarak da benzersizdir. Onun karakter arkı, edebiyatın derinliğiyle sinemanın görselliğini birleştirirken, interaktif anlatımın gücünü de ortaya koyar. Bugün bir roman ya da film, RDR2’nin sunduğu duygusal yoğunluğu birebir deneyimletmekte zorlanır. Çünkü Arthur Morgan yalnızca anlatılan değil, aynı zamanda yaşanan bir karakterdir. Ve bu, onu son yılların en iyi karakteri yapmaya yeter de artar.

Emin Çelik

Üretimleri genel olarak heykel, enstalasyon ve video odağında olan bir sanatçıdır. Aynı zamanda güncel sanat alanında çeşitli yazılar yazar.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

III. Hayal Melodileri, Fransız Kültür Merkezi
Önceki

III. Hayal Melodileri Resim Yarışması Sergisi Açıldı!

Ömer Uluç
Sonraki

İstanbul Modern, Ömer Uluç Sergisine Hazırlanıyor

Kaçırmayın!

Başlangıçlar

Ozan Yoleri’nin Ödüllü Filmi ‘Başlangıçlar’ 13 Aralık’ta Vizyonda

Dünya prömiyerini 27. Tallinn Black Nights Film Festivali’nde gerçekleştiren ve
Erdil Yaşaroğlu “Transatlantik” Sergisi, 2023. Photo credit: Barış Acarlı

“Transatlantik” Sergisi Alexandre Vallaury Binası’nda

Erdil Yaşaroğlu’nun ikinci kişisel sergisi “Transatlantik”, 25 Aralık – 30