Nazlı Gürlek, Vivien Tauchmann ve Performistanbul yürütücülüğünde EMEK | LABOUR: Doğumu Emek Olarak Geri Almak – Bedensel ve Performatif Bir Keşif Atölyesi, 11 – 13 Haziran 2025 tarihlerinde İstanbul Doğum Akademisi iş birliğinde Performistanbul’da gerçekleşti. Gürlek ve Tauchmann’ın anneler, ebeler ve sağlık çalışanlarının doğum hikâyelerini toplayarak başlattıkları süreç, üç atölye günü içinde on katılımcı (Aylin Varon, Betül Sağlam, Dilara Çekin, Gökçe Tanrıkulu, Kiki ggNash, Nermin Ülker, Peren Naz Vardarlıer, Sezen Karabulut, Umay Yılmaz Kutay, Zeynep Yüksel) ile birlikte performatif bir sürece dönüştü. Atölye boyunca doğum emeği üzerine düşünülürken, kavramsal ve bedensel çalışmalar ile doğum ve emek arasındaki ilişkinin farklı boyutları deneyime ve keşfe açıldı.
Doğum, “hem derin bir fiziksel deneyim hem de sosyo-politik bir mücadele alanı” olarak emek ile iç içe geçer. İngilizcede “emek” (labour) kelimesi hem işgücü hem de doğum/doğum sancısı anlamlarını taşımaktadır. Doğum ve emeğin birbiri ile olan ayrılmaz bağının en açık göstergesi olan bu kavram yalnızca dilde değil toplumsal hayatta da benzer bir birliktelik gösterir. Doğum; çoğu zaman anlaşıldığı ve deneyimlendiği biçimde, göz ardı edilen, değersizleştirilen kadın emeğinin önemli bir parçasıdır. Toplumsal cinsiyet bağlamında kadına dayatılan ve sosyo-politik bir metaya dönüştürülen, kadın bedeni üzerine damgalanmış, değersizleştirilmiş bir emek türüdür. Ataerkil kapitalist sistemin “verimli” stratejik alanı olarak sürekli düzenlenen, müdahale edilen ( son dönemdeki normal doğum – doğal doğum tartışmalarından da anlaşılacağı üzere ) veya baskılanan, görünmezleştirilen kadın bedeni ve doğum, sömürü çarkının önemli bir mihenk taşı, biyopolitikanın işletildiği en etkili alanlardandır.
Doğumu Emek Olarak Geri Almak, bin yıllardır eril iktidarlar arasında kadın(lığ)ın tanımlanması, “ele geçirilmesi”, “zapt edilmesi” üzerinden sürdürülen kavgayı tersyüz edilerek kadının direniş, direnç ve direngenlik yoluyla ile özneleşmesine dair bir araştırma sürecine referans verir. Derlenen doğum hikâyeleri dinamik bir ağı ortaya çıkarırken hikâyeler arasında kurulan bağlantılar, açık çağrıyla bir araya gelen on katılımcı ile bir keşif yolculuğuna dönüştürülür. Kadın olma/oldurulma halinin doğum üzerinden dile getirilişi ile doğumun kadim varlığı, gücü ve boyutları birlikte düşünülmüş, çeşitli çalışma ve egzersizlerle doğum kavramı irdelenmiştir. Vivien Tauchmann’ın sanatsal pratiğine dayanan atölye çalışması ve sonunda oluşturulan kolektif performans, doğumun emek olarak somatik ve performatif keşiflerine dayanır. Bedeni bir direniş ve dönüşüm alanı olarak merkeze alan süreç, kavramsal soyutlamaya karşı hayati bir kontrpuan olarak bedenlenmiş bilgiye odaklanmıştır. Katılımcılar, doğum yapmış/yaptırmış annelerin, ebelerin ve sağlık çalışanlarının kaydedilmiş tanıklıklarına ilişkisel, empatik yanıtlar geliştirmek için derin dinleme, nefes çalışması ve bedenli/somatik keşif pratiklerine girişirler. Öz sorgulama ve kolektif hareket egzersizleri aracılığıyla atölye, doğum emeği etrafındaki baskın anlatıları yerinden etmek ve bunu hem temel bir iş hem de bir eylemlilik alanı olarak geri kazanmak için bir alan yaratmak istemiştir. Katılımcılar, kelimelerin ötesine geçerek alternatif bilme ve ilişki kurma yollarını kullanmış, ataerkil ve tıbbileştirilmiş sistemler altında bedenlenmiş emeğin silinmesine meydan okumuşlardır. Bu katılımcı ve somutlaştırılmış çerçeve, güçlendirme ve bakım etrafındaki diyaloğu teşvik ederek doğumun temel, görünür bir emek olarak kolektif bir şekilde nasıl geri kazanılacağını düşünmeye davet eder.
Atölye sonunda ortaya çıkan kolektif ve katılımcı performans, gizlenmiş emeğin bir nevi güneşe çıkartılmasını; özel olan –kadına özgüleştirilen doğum- ile toplumsal olan –herkesin ortak bir deneyimi olarak doğum- arasında belirlenmiş kısıtlayıcı ve kapatıcı çizgilerin yeniden ele alınması ve aşımını; doğum emeğinin ve sancılı sürecinin kamusal alanda bir ifade ve değer bulma arayışını yankılar. Kalabalık bir izleyici katılımıyla gerçekleşen performansta doğumun beden ile ilişkisi, duygusal ve psikolojik gerilimleri ve direnci dünyaya getirme sürecinin birçok ânıyla canlandırılmış, kavramın sınırları ve ilişkisellikleri genişletilmiştir. Bu yaklaşımda; kendini tanıma, tanımlama, yaratma ve dönüştürme de doğum ile ilişkilendirilir. Öteki ile ben arasında, dünyayla kurulabilecek yeni ilişkilerin kıyısında, dönüşümün imkânında doğumun, doğurmanın ve doğurgan olmanın gücü ve imkânı ortaya konur.

Performans, doğumun farklı hallerini ve yeni ilişkisel olasılıklarını keşfederken, doğum emeğinin beden üzerinden yeniden bir tahayyülünü kurmak ister. Bedenin özgürleşmesini ve bu sayede toplumsal alanda yeni öznellikler kazanılmasını düşlerken, değerli ve iyileştirici olanın ne olduğu üzerinde durur. Performans, beslendiği ritüel, temas ve karşılaşma halleriyle doğum deneyimini ve genişleyen anlamını seyirci ile paylaşır. İzleyiciler, performansa katılmaya davet edilmiş, doğumun yeni ve dinamik portresi birlikte deneyimlenmiştir. Eril, kapatıcı ve dışlayıcı olanın beden yoluyla, performatif ve şiirsel bir yapıbozumunu sergiler Doğumu Emek Olarak Geri Almak. Yolu bulmak için takip edilen izler gibi toplanan doğum hikâyelerinden performansa, yalnızca dayatılan ilişkilerin eleştirel bir düşünümü değil; öz gücü, kendilik ve ötekiliği, cinsiyeti ve emeği yeniden tanıma, tanımlama ve ilişki kurma olarak da önemli önermeler sunar. Bunların en başında belki de doğumun cinsiyet ötesine geçen birleştirici ve dönüştürücü varlığının kabulü ve herkesi ortaklaştırdığı payda oluşu gelir. Doğum ile eş anlama gelen emeğin de sistem içinde yeniden konumlandırılması, bu sayede emeğin üretici ve yaratıcı gücüne dair farkındalık geliştirilmesi de aynı derecede önem taşır.
Nazlı Gürlek tarafından Performistanbul ile beraber hayata geçirilen O kapsamında gerçekleştirilen atölye ve performans, gerçekleştiği bağlama da anlamlı bir şekilde yerleşir. O, doğumu ve yaşamı kutlamak ve onurlandırmak üzerine yola çıkmış bir süreç olarak tanımlanır. Performistanbul binasında oluşturulan bir deneyim alanı olarak “rahim”in yanı sıra, süreç, çeşitli atölye, performans, yerleştirme ve konuşmayı kapsar. Doğumu Emek Olarak Geri Almak performansı, O sürecinin bir parçası olarak doğumun kutlanması, yeniden düşünülmesi; savaş ve ölümle karanlığa gömülen dünyanın doğum kavramı içinden beden ve duygular yoluyla yeniden aydınlandığı bir tahayyüldür. Performansta doğum sancılarında ve sürecinde çıkan sesler – nefes alış-verişler, çığlıklar, sayıklamalar- ile önemli bir sessellik oluşturulmuştur. Bu seslere dışarıdan su sesi, rahim içi sesi ve bir şiir eşlik etmiş, böylelikle ses ve ritim etkileyici bir deneyim unsuru olarak kullanılmıştır. Ritüelistik hareketler, bedenler arası temas, sesler ve doğumun saf ve aydınlık halini temsil eden beyaz/açık renk giysiler güçlü bir ahenk ortaya koyar. Bedenin ve hareketin neredeyse bir şiir hali olan performans, acının ve sevincin, umudun ve yasın hayat dolu ve gerçek hikâyesinden gelmekte ve yeniden oraya gitmek istemektedir.

Performansın sonunda okunan şiir, atölyenin ilk gününde doğum ve emeğin katılımcılara çağrıştırdığı kavramlar kullanılarak oluşturulur. Bu kolaj-şiir denebilecek metin, atölye ve performansın kavramsal ve duygusal hatlarının yoğunlaştırılmış bir hali gibidir. Performansın son anında yankılanan şiir ile bedene ve sese sözün etkili varlığı eklenir. Birçok unsur bir araya getirilerek bütünsel bir deneyime kapı aralanır. Kurtuluş ve çözülme yolunda, yeni bir dünyayı düşlemenin önündeki hegemonya aşılmaya çalışılır: daha ölmedik denir ama hepimiz doğduk ve yeniden doğabiliriz; toplumsal cinsiyete damgalanmış bir kavramdan öte, yeni bir hayatın imkânında, doğumda, hepimiz birleşiyoruz ve birleşebiliriz denir.
Doğum ve Emek*
Kırmızı bir sevgi var olmak
Değer ve oluş hali
Değer ve özveri
Sürdürülebilir bir yoğunluk
Mânâlı kılan
Özgürlük ve bağımsızlaşma
Doğum…
Sevinç ve yaratma
Bu hak edilen bir mutluluk.
Toprak ve su
Rahim içinde
Döngüsellik
Tohum filizlendirmek
Kendini büyütmek
Kendini hatırlamak
Kendini doğurmak…
Tekrar ve tekrar
Denemek, anda olmak
Dikkat ve cesaret isteyen bir çaba
Bunun adı süreç.
Bir tanışma hali, bir karşılaşma
Kendinle
Heyecanlı bir hareket
İstikrar
Bunun adı emek.
Ortaya çıkarmak, ortaya koymak
Yaratım, güç
Zaman ve mekânda eylem
Bırakmak ve tamamlanmak
Vermek ve varmak arasında
Bütün dalgalar bir teselli.
Rahim: pembe bir güneş
Burada
Kendin olmak
Kendini doğurmak…
Beklenti ve merakla
Sancı ve sevinç bir arada
Ama çığlık
Çünkü; iş gücü, sıkıntılı bir sömürü
Kan ve gözyaşı
Kopuş
Tarihsel bir yalnızlık
Kölelik ve adaletsizlik
Bilinçli çaresizlik
Evrensel hüzün
Endişe
Adı emek
Adı doğum
Ölümle eş.
Ama böyle olmak zorunda değil
Karanlıktan çıkış
Karanlıktan aydınlığa
Doğum ve emek
Hayata bir katkı
Kadim bir yol ve süreç
Öze dönüş…
Bu büyük bir akış
Öğrenmek
İstikrarlı bir birlik
Sonsuz sevgi, kırmızı
Ve hak ettiğimiz.
*Performansta yer alan kolaj-şiir. Derleyen ve şiirleştiren: İzel Karaca