Performans sanatçısı Onur Tayranoğlu’nun askerlik için elverişsiz bulunduğu askerlik yoklama sürecinin bireysel, sanatsal ve sosyal potansiyelini araştırdığı Performistanbul ev sahipliğindeki ŞEY başlıklı sergisi 1 – 22 Kasım 2024 tarihleri arasında izleyiciyle buluşuyor.
Farklı pratik ve coğrafyalardan gelen performans sanatçılarıyla çalışmayı önemseyen Performistanbul, bu sergi kapsamında Finlandiya’da yaşayan ve çalışan performans sanatçısı Onur Tayranoğlu’nu ağırlıyor. Sanatçı otobiyografik performans çalışmalarında performatiflik ile gerçeklik arasındaki sınırları irdelerken, buradan doğan muğlaklığı ve başlıca pratiğini şekillendiren süreci, toplumdaki kimlikler ile ilişkileri belirleyen sistemleri hem anlamak, hem de onlara alternatif yollar üretmek için araç olarak kullanıyor.
Performans ve performativite kavramlarını sosyal, politik ve kültürel bağlamlar üzerinden araştıran sanatçı, askeri yoklama sürecinde kendisine konulan “bozukluk” tanısı ve “elverişsiz” bulunma deneyimini performatif bir perspektiften ele alıyor. Yaşadığı bu deneyim, ona bir oyun alanı yaratma fırsatı sunarken, oyunun kurallarına ne kadar uyduğundan çok, ne kadar çuvalladığını görünür kılıyor.
Sanatçının performans çıktılarından biri olan “ŞEY” sergisi, bu çuvallama performansının özgürleştirici potansiyelini bireysel, ailevi ve toplumsal bağlamlarda ele alan iki çalışmasını bir araya getiriyor: Prova ve O Şimdi Şey.
Prova, Tayranoğlu’nun annesi Fadime ile hastane muayenesi hazırlığı için yaptıkları 35 dakikalık bir video-performans çalışmasıdır. Bu yerleştirme, bir yandan süreçteki kırılganlıklarını gözler önüne sererken, diğer yandan dayanışmanın güçlü bir performansını sergiler. Sanatçı, bu performansın sorulamayan soruları sormak ve verilemeyen cevapları vermek için bir alan sunduğunu ifade eder. Anne ve çocuk, doktor ve hasta, asker ve devlet gibi farklı kimliklere bürünerek, bu rolleri ne kadar iyi oynadıklarından çok, ne kadar çuvalladıklarını görünür kılar.
El işlemeli pullu bir şal ile fotoğraf baskısından oluşan O Şimdi Şey ise sanatçı ve annesi Fadime’nin provalarında sıklıkla kullandığı “şey” kelimesini araştırıyor. Bu yerleştirme, toplumsal tabular ve baskılar tarafından “şey”in ardına itilmiş olabilecek bedenler, kimlikler ve etiketlere dair sanatçının kendisiyle annesine ve seyircilere sorduğu bir soru niteliğini taşıyor.
“ŞEY, hatırlamakta, söylemekte, bilmekte ve tanımlamakta çuvalladıklarımızla buluşma alanı olabilir mi?” O. T.