Zeynep Kayan’ın sandalye ile ikinci kez başlıklı kişisel sergisi 7 Mart’ta Zilberman Istanbul’da ziyarete açıldı.
sandalye ile ikinci kez başlıklı sergi, Zeynep Kayan’ın 2023 yılında katıldığı ve halen devam eden Rijksakademie misafir sanatçı programı sürecinde benlik ve tekrar üzerine diyalog kurduğu son dönem işleri izleyiciye sunuyor.
Zilberman Istanbul’un ana mekânında yer alan işler Zeynep Kayan’ın bedenini belli belirsiz yansıtan fine art baskı, mat fibre baskı, video ve ip yerleştirmelerinden oluşuyor.
Sergi, 11 Mayıs 2024 tarihine kadar Zilberman Istanbul’un, Mısır Apartmanındaki ana mekânında ziyarete açık.
Sergiyi gezerken aklımda oluşan sorularımı sanatçı Zeynep Kayan cevaplandırdı.
İyi okumalar.
sandalye ile ikinci kez başlıklı serginde sandalye nesnesiyle kurduğun bağlantı, yarattığı imgelem bana tatlı bir çağrışımda bulundu. Bu yüzden sormak isterim: Sergi ismini nereden alıyor?
Sergi ismini gerçekten de sandalye ile ikinci kez buluşmamızdan alıyor. Bu seferki farklı bir sandalye. Fakat sandalyeyi ilk kez bir enstrüman gibi kullanabileceğimi fark ettiğim, sergideki hikâyenin başında bahsettiğim gibi anneannemin Ankara’daki sandalyesi idi. Bu karşılaşma çok kısa video işlerine dönüştü ve geçen sene başladığım Rijksakademie programında bulduğum yeni bir sandalye ile daha ses odaklı bir yerleştirme ve performansa dönüştü.
sandalye ile ikinci kez başlıklı kişisel serginde benlik ve tekrar üzerine karşılıklı diyalog kurduğun işleri izliyoruz. Tekrar edişler sergide ve metinde de karşımızda çıkıyor. Üretim sürecinde ne sıklıkla tekrara düşüp yeniden tecrübeler edindiğini merak ediyorum…
Harika bir soru 🙂 bahsettiğin gibi bu tekrar süreçte de gerçekleşiyor gerçekten. Net bir cevap vermek zor, ama her yeni iş bittiğinde içinden çıkmak ve yeni bir şey keşfetmek en az 1 sene sürüyor, artık bunu kabullendim! Bir yandan pratiğimde daimi olarak geçmişte ürettiklerime bakıp onlara yeni formlar vermeye çalıştığım için, sanırım tekrara düşmek olmazsa olmaz bir şeye dönüşüyor benim için. Bu bazen bunaltıcı, bazense inanılmaz onaylayıcı hissi olan bir eylem diyebilirim.
Belli belirsiz de olsa görebildiğimiz sandalye senin için nesne olmaktan çıkmış ve serginin ana malzemesi konumunda. Sergi metnine de anılan anneannenle kurduğun ilişkiyi de temsil ettiğini düşünüyorum. Anlık görüntüden ziyade alt metni senin için duygusal bir taraftan okunabilir. Serginin ana malzemesinin sandalye olmasını nasıl açıklarsın?
Bunu ben de bahsettiğin gibi çok farklı şekillerde hissederek devam ettim işi kurgularken. Her şeyden önce boş bir sandalyenin ister istemez orada olmayan bir varlığa referans vermesinde duygusal bir taraf var. Oturan bir kişi, hayali bir imge. Fakat benim için bundan daha önemli olan bu karşılaşmada, sandalye ile çıkarabildiğim sesler, onların katmanları ve bir çeşit müzikti. Sesi işlerime dahil etmek isteyeli çok uzun zaman oluyor, ve bunu bir sandalye ile yapabilmek beni çok etkiledi. Sergide göremediğimiz performansta aramızda 15 metre mesafe ile ayrı iki köşede dururken, sandalyenin bana gelmesi için düşmemesi, ses çıkarmaya devam edebilmesi için sayısız prova yapmak ve bir pozisyonu keşfetmek zorundaydım. Geriye dönüp baktığımda, sandalyeden çıkan sesi ilk duyduğum Ankara’daki deneyimi çok önemli buluyorum. İç gıcıklayıcı, biraz rahatsız edici, biraz da duygusal. O kulağımda kalan sesle Amsterdam’a geldim, ve onunla daha fazla ne yapabileceğimi merak edip durdum.
sandalye ile ikinci kez başlıklı üç kanallı videolarda, senin tarafından ağır ağır çekilen ipi izliyoruz. İzlediklerimin kendi ritmi olması dışında bendeki karşılığı sana dair geçmişi çağırması, belki de anneannen ile olan bağları hatırlaması şeklinde. İpi çektiğin sahne ile sen nasıl bağ kuruyorsun? İzleyicinin videoları nasıl okumasını umuyorsun?
Süreç boyunca daha çok sandalyenin bana düşmeden gelmesi için ipi nasıl kontrol etmem gerektiğine odaklıyken bir anda ipin kendisine ne olduğunu hiç göremediğimi fark ettim. Bu yüzden ipi yakın bir açıdan görme arzusu duydum, ve bu sayede ipin aslında performansın tüm öğelerine sahip olduğunu fark ettim: Çoğunlukla gergin, bazen sallanan, titreşen bir ip. Sandalye ile aramızdaki tek bağ. Ben uzun süre hep sandalye ve kendimi başrolde görürken bir an geldi ve esasında ipin ucunda iki birer öğe olduğumuzu fark ettim.
Tekrar kavramından yola çıkarak sormak istiyorum: Video işlerindeki tekrar edişleri sen nasıl yorumluyorsun? Senin için kaçınılmaz bir ifade biçimi diyebilir miyiz?
Bu sergi özelinde tekrar işin hem sürecine hem sonucuna her yerine hakim oldu gerçekten. Sonuna geldiğimde dönüp tüm prova kayıtlarına baktığımda 128 kez sandalyeyi çektiğimi bunların her birinin farklı uzunluklarda ve farklı şekillerde gerçekleştiğini fark ettim. sergideki video yerleştirmesinde de bu anın ne gerçekleşirken ne öncesinde kısa olmadığını, çok fazla kez tekrar ederek kendini var ettiğini gösterebilmek istedim.
Son sorum Rijksakademie misafir sanatçı programı üzerine olsun istiyorum. sandalye ile ikinci kez serginde izlediklerimiz program sürecindeki üretimlerini yansıttığını biliyoruz. Program nasıl ilerliyor? Hem sergi adına hem de sanatçı olman adına sana neler katıyor?
Geçen sene ilk kez tek başıma performans yapabilmek ve bir hikaye yazabilmek burada ne kadar deney yapma şansına sahip olduğumu fark ettirdi, bunun için hala çok mutluyum. Bu sene müziği daha direkt bir şekilde pratiğime dahil edebilme hevesi içindeyim. sanırım özellikle öncesinde Ankara’da yaşayan bir sanatçı olarak, burada en çok stüdyo ziyaretleri yapabilmek ve günlük yaşantımda daha çok sanatçı ile bir arada olabilmek benim için değerli oldu.