Ambidexter, 2 Kasım – 2 Aralık 2023 tarihleri arasında Hilmi Can Özdemir‘in Paradoxia Series adlı solo sergisine ev sahipliği yapıyor.
Paradox kelimesi Latince kökenli bir kelime olan paradoxumdan türetilmiştir. Paradoxum, Yunanca paradoxos kelimesinden gelir. Bu kelime para -karşı- ve doxa -inanç- kelimelerinin birleşiminden oluşur. Dolayısıyla, paradox, kelimenin kökenlerinden itibaren karşı inanç ya da zıt görüş anlamını taşır.
Paradokslar, mantıksal olarak çelişkili gibi görünen ifadeler veya kavramlarla ilgilidir. Bu tür ifadeler, bir düşünce veya konseptin ilk bakışta anlaşılması zor ya da karmaşık bir yanını vurgular. Paradokslar, düşünme yeteneğimizi sınayan ve bazen konseptlerin daha derinlemesine anlaşılmasına yardımcı olan önemli araçlardır. Bu yüzden sanat, edebiyat, felsefe gibi birçok alanda kullanılırlar. Bundan dolayı biyolojik bir alg familyası olan PARADOXIA hücresinin görünüşü ince dikenli ya da kıllı sarmal yapılara benzediği ve su ekosistemiyle birlikte besin döngüsünde büyük rol oynadıkları için bu ismi almıştır. Bu bağlamda soyut bir kavram olarak PARADOX kelimesi, somut bir şekilde bulunan PARADOXIA kelimesiyle ilgili olarak, sergideki eserler ile bütünleştirilmiştir.
Zamanın dokusunda her çatlağa zaman yolcusu olarak adım attığınızda kendinizi, geçmişin sıkıştığı ve geleceğin belirsizliğinde kaybolduğunuz bir labirentte bulursunuz. Paradokslar, zamanın esrarengiz dokusunu oluşturan tuhaf çatışmaların odağında yükselir. Geçmiş ve gelecek arasında bir denge arayışı, bilinmeyenleri keşfetme hırsı sizi içine çeker. Anılar iç içe geçer, zamanın anlamını sorgularsınız. Her tecrübe bir anıya, bir rüya bir gerçeğe dönüşebilir. Paradokslar, anıları ve anları bir araya getirir, çelişkileri ortaya çıkartır, zamanın keskin sınırlarını zorlar. Paradoxia serisindeki her eser, bir zamanın parçacığıdır. Her figür ve mekan kaydedilmiş zamanın hikayesidir. Ve her paradoks, bir zaman yolcusunun zihninde canlanan bir gerçektir. Paradokslar, bize zamanın bir illüzyon olabileceğini hatırlatır. Bundan dolayı zamanı her an yaşarız, her an kaybederiz, her an yeniden yaratabiliriz.
Zaman yolculuğu bir dengenin varoluşunu, paradokslar ise bize zamanın karmaşıklığını, anların çelişkilerini ve geçmişin izlerini hatırlatır. Her resim, bir zamanın parçasıdır, geçmişin veya geleceğin yankısıdır. Her resim, bir yolculuğun izini taşır. Bu bağlamda Paradoxia serisinin odaklandığı, çelişkiler ve zamansal yolculuklar arasındaki ilişkiyi ele alır ve zamanı ifade eden bir ayna, bir pencere görevi üstlenir. Zamanı yakalar, onu dondurur ve hareket ettirir. Paradoksları çözümleme girişimi, izleyicide başlar. Her izleyici kendini eser karşısında, birikimlerinlerinden yola çıkarak farklı arayışlara sokar ve çeşitli çıkarımlar yapar. Zaman ve paradokslar arasındaki gizemleri ararken, çelişkiler ve absürtlükler ile yüzleşir ve kendi yolculuğunun bir parçası olur.
İçsel ve dışsal dünyalarımızın zaman içindeki değişimi, düşüncelerimizin ve yaşam deneyimlerimizin ilham kaynağı olduğu düşünülür. Bununla birlikte PARADOXIA, geçmişin nostaljik bulanık renkleriyle başlar, şimdiki anın canlı renkleriyle devam eder. Eserlerdeki her bir kompozisyon izleyicinin zihnini geçmiş anılar, şimdi ve bilinçaltıyla beraber karşılaştırmalar yapmaya çalışır. Bu seri, zamanın derinliklerine bir bakış; geçmişin karanlığında, şimdiki anın canlılığında ve geleceğin belirsizliğinde dolaşırken, her birimizin kendi paradoksunu keşfetmesini amaçlar. Eserler, zamanın tuhaf ve büyülü dokusunu kucaklayarak, absürt gerçeklikler ve gizem sunarak her birimizin kendi yolculuğunu gerçekleştirme çağrısında bulunur.