Şamanın Gizemi, 2008
Şamanın Gizemi, 2008

“Geleneğin Şifreleri – Geleceğin Şifreleri” Sergisi Üzerine // Samet Lüleci

28 Mayıs 2022

Göçmek, terk etmek, bırakıp gitmek. Adını ne koyarsak koyalım, insan doğduğu yerden herhangi bir nedenle ayrı düştüğünde, mekânsal farklılaşmanın ötesinde, kişinin hayata bakışında da değişim kaçınılmaz bir sonuçtur. Geri dönmekse kısa bir zaman aralığı için bile olsa, çok daha zor ve karmaşık bir mesele. Ne bıraktığınız yer aynı kalır ne de siz… Dönüş kimimiz için fazlasıyla meşakkatli gözükse de bunu başaranlar yok değil.

Şamanın Gizemi, 2008
Şamanın Gizemi, 2008

Doğduğu yere, Bayburt’un Baksı köyüne sanatçı ve akademisyen kimliği ve edindiği engin birikimiyle dönmesinin yanı sıra; daima kendini ait olduğu toprakların, Anadolu’nun bir ferdi olarak gören Hüsamettin Koçan, bu başarıya örnek gösterilebilecek en önemli isimlerden biridir. 2005 yılında kurulan Baksı Kültür Sanat Vakfıyla amaçlanan ana unsur, göç sonucu varlığını yitiren geleneklerin ve kültürel değerlerin geleceğe aktarılmasını sağlamak ve bu bağlamda bölgesel istihdamı destekleyerek sürekli gelişen modern bir görünümle projeler üretmektir. Bu projeler arasında vakfın en önemli girişimi olarak “Baksı Müzesi” karşımıza çıkar. 2010 yılında açılışı gerçekleştirilen ilk binasıyla müze, vakfın misyonunun adeta vücut bulduğu bir oluşum olarak varlığını gösterir. Müzenin koleksiyonu gönüllü bağışlarla oluşturulmuş olup, günümüzde de genişlemeyi sürdürür. Geleneksel sanatlar ile çağdaş sanatı birbiriyle kaynaştıran ana sergi salonu ve depo müze dışında; bünyesinde bir kütüphane, konferans salonu ve ayrıca konaklama alanları da bulunduran müze kompleksi, sürekli gelişen çehresiyle dinamik bir sanat alanı olmaya devam ediyor. Tüm bu kazanımların ışığında Baksı Müzesi, 2014 yılında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından verilen “Avrupa Konseyi Müze Ödülü” nün sahibi olmuştur.

Hüsamettin Koçan
Prof. Hüsamettin Koçan

Yoğun sanat üretimi boyunca birçok kişisel sergiye imza atan Prof. Hüsamettin Koçan’ın sanat serüveni, Devlet Tatbikî Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’ndan 1970 yılında mezun olmasıyla başlar. Özellikle bu dönemi izleyen süreçte halk resimleri üzerine olan eğilimi yoğunluk kazanır. Bu doğrultudaki yoğun üretimi ışığında birçok ödüle layık görülen Koçan, 1993 yılında akademiden Profesörlük unvanını alarak alandaki başarısını kanıtlar. 1997 yılında ilk sanat eğitimini aldığı kurumda, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde, dekanlık görevini üstlenir. Görevinin ilk yıllarında ürettiği projelerle fakültenin sanat dünyasına bakışındaki çerçevesini genişletir ve bu çalışmalarıyla genç sanatçıların ufkunu açarak onları uluslararası sanat camiasının modern işleyişine hazırlar.

Sanatçının çalışmalarının genel odağında Şamanizm, Anadolu uygarlık tarihi, Selçuklu ve Osmanlı tarihi; insan, göç, kültürel ve etnik sentezin Anadolu’nun görsel hafızasına kazanımları gibi konular ağırlık kazanmıştır. Sanat üretiminde resmin yanı sıra heykeli de bir araç olarak kullanan sanatçının eserlerinde kolajı, çeşitli modern ve geleneksel sanat tekniklerini kullanmasını, çalışmalarını yaratım sürecindeki şahsi karakteri olarak tanımlayabilmemiz mümkündür. Eserlerini, kendi projesi Baksı Müzesi dışında da sanatseverlerle sık sık buluşturan sanatçı, sanat hayatı boyunca açtığı 45’i aşkın sergiye şimdilerde bir yenisini daha ekledi. Zeytinburnu Belediyesi’nin yeni sanat alanı ‘Kazlıçeşme Sanat’ta 22 Mart 2022’de izleyicisiyle buluşan “Geleneğin Şifreleri – Geleceğin Şifreleri” sergisi, sanatçının 30 yıllık üretimine ait geniş bir seçkiyi bir araya getiriyor. Küratörlüğünü Mehmet Lütfi Şen’in üstlendiği sergide, sanatçının gelenek ve gelecek kavramları üzerinden Anadolu coğrafyasında şekillenen kültürel ve tarihsel sentezin ayrılmaz bir bağla adeta şifrelenip, halkın görsel hafızasında yer etmiş birikimine odaklanarak ürettiği eserlerini sanatseverlere sunuyor.

Sergide yer alan seçkiye konu bakımından genel çerçevede mercek tuttuğumuzda, Anadolu’nun görsel hafızası, Şamanizm, tılsımlar, Selçuklu ve Osmanlı tarihi gibi çeşitlilik gösteren geniş bir yelpaze karşımıza çıkıyor. Eserler özelinde değerlendirecek olursak: Anadolu’nun Görsel Tarihi Fasikül I,II,III isimlendirmesiyle oluşturulan seride Fasikül I, Anadolu’da kurulan uygarlıklara ayrılmış. Karşılıklı iki galeri salonuna yayılan Fasikül II de; İktidar İşaretleri, Cemaat İşaretleri ve Işığın Geldiği Yer adlarıyla üç ayrı bölümde Osmanlı İmparatorluğu’na ayrılmış. Yine karşılıklı iki ayrı sergi salonuna yerleştirilmiş Fasikül III’e dahil olan eserlerindeyse sanatçı; Göç, Mimari, Deniz ve Güncel başlıklarıyla 4 bölüme ayırdığı Selçuklu kültürüne yer vermiş. Antipas: Tılsımlı Eller, Yeni Bir Başlangıç, Şamanın Gizemi, Kılıç Enstalasyonu ve Tılsımlı Heykeller serisi başta saydığımız fasiküllerin birer yansıması niteliğiyle kurgulanarak galeri birimlerine yerleştirilmiştir. “Yeni Bir Başlangıç” isimli eser, galeri bölümlerini birbirine bağlayan geniş salonun merkezine yerleştirilerek vurgulanmış olup, triptik bir şemayla Fasikül II’nin devamı niteliği taşımaktadır. Fasiküllerde yer alan önceki çalışmalar göz önüne alındığında seçkinin konumlandırılmasında bu esere ayrı bir alan ayrılması ve Selçuklu ile Osmanlı dünyasının yansıtıldığı eserlerden ayrı tutularak, bu çalışmanın büyük boyutta uygulanması gibi argümanlar, Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkeye kazandırdığı Cumhuriyet’e sanatçının verdiği önemi destekler niteliktedir. İlk sergilenişi 1995 yılında Alanya Kalesi bünyesindeki Selçuklu Tersanesi’nde gerçekleşen Kılıç Enstalasyonu, bu seçkide de ayrı bir galeri biriminde vurgulanarak yer bulmuş. Özellikle sergi salonlarının birinde yoğunluk kazanan “Tılsımlı Heykeller” içinse sergi metninde şu notlar kaydedilmiş:

“Tılsımlı Heykeller; prizmanın boşluğuna ters dönmüş bir piramit, ortasına da ‘tılsımlı’ eller yerleştirmiş; tersten piramidin üçgen yanallarının birleşme noktasına ise bir hilal yerleştirmiştir. Bir yandan piramidin kare tabanı, dikdörtgenler prizmasının üssü olan; bu üst üste gelmiş, iç içe geçmiş, ortak paylaşım çerçevesinin cam ile kapatarak camaltı resimlerinin yüzeyine dönüştürmüştür. Ancak izleyicinin gözü, yüzeyden prizmanın derinine iner, esere tepeden baktığında camın altında beliren ‘tılsımlı eller’in tahta kalıplarıyla karşılaşılır.”*

*(Sergi metninden doğrudan alıntıdır.)

Yine galeri bölümlerini birbirine bağlayan geniş salonun bir duvarına yerleştirilen ekranda, kurgusu Musab Tekin’e ait “Geleneğin Şifreleri Video Kolaj” olarak isimlendirilen 8 dakikalık video çalışmasının gösterimi yer alır. Ayrıca sanatçının “En büyük ve en son eserim.” söylemiyle nitelediği, kurucusu olduğu müzenin geniş kapsamlı bir anlatımının aktarıldığı TRT2 arşivine ait 26 dakikalık “Baksı Müzesi Belgeseli”, galeri salonlarının birine özel bir bölüm ayrılarak konumlandırılmıştır.

Prof. Hüsamettin Koçan “Geleneğin Şifreleri – Geleceğin Şifreleri”
Prof. Hüsamettin Koçan “Geleneğin Şifreleri – Geleceğin Şifreleri”

2019 tarihi itibariyle şehrin sanat çevresinde yer bulan ve bahsi geçen serginin yer aldığı Kazlıçeşme Sanat, Zeytinburnu Belediyesi’nin 2015 yılında yeni belediye binasına geçiş yapmasıyla yapıyı boşaltmasının ardından, restorasyon sonrası bir sanat alanı yaratma fikri üzerine doğmuştur. 1828 yılına değin uzanan tarihiyle sürekli değişime maruz kalan söz konusu bu Geç Dönem Osmanlı yapısının restorasyonu sürecinde, zemininde keşfedilen Doğu Roma dönemine ait taban mozaikleri de bu fikri destekleyen en önemli olgudur. Sergi süresince, mozaiklerin sergilendiği salonun da açık tutulması üzerine sanatçı Hüsamettin Koçan, mekânda adeta bir kültürler buluşmasına tanıklık edildiğini belirterek sergi açılışı sırasında “…Şifre de zaten o kültürlerin birbirleriyle kurdukları ilişkiden kaynaklanan bir gizemdir diye düşünüyorum. Yani işte, bu mekân bir Osmanlı mekânı değil mi? Evet ama hemen öteki tarafta bir Bizans mozaiği bulunmuş. O da buraya ait bir şeydir. Biz de buraya ait bir şeyiz ve ben buraya Selçuklu, Osmanlı, Şamanizm yapıtlarımla dahil oluyorum…” sözlerini kaydetmiştir.

Sanatçı ve akademisyen Prof. Hüsamettin Koçan’ın sanatı adına izleyicisine genel bir perspektif vadeden “Geleneğin Şifreleri – Geleceğin Şifreleri” sergisi, 30 Haziran 2022 tarihine kadar Kazlıçeşme Sanat’ta ziyaret edilebilir.

Kaçırmayın!

Cezmi

Cezmi, Ayrıntı Yayınları Klasik Türkçe Dizisinde

Namık Kemal’in Cezmi adlı romanı, Prof. Dr. Mehmet Kanar tarafından
Marco Lupo

Marco Lupo’dan Bir Katliamın Edebî Kaydı: Hamburg

Alman yazar Marco Lupo’nun 2019’da Campiello İlk Roman Ödülü’nü alan