Gina Pane. Detalle de Action Psyché, 1974
Gina Pane. Detalle de Action Psyché, 1974

Gina Pane, Acının Serüveni

8 Eylül 2024

Acı, duyusal ya da duygusal olarak hissedilen hoş olmayan deneyimlere verilen isimdir. Demokritos’a göre insan mutluluğa ulaşmak için kendisine yararlı olanla olmayanı ayırt etmelidir. Bu ayırt etmenin ölçüsü de haz ve acı duygularında bulunabilir. Epiküros için ise doğruyu bulmanın pratik alandaki ölçüleri haz ve acı duygularıdır. Epiküros’un olumsuz hazcılığına göre haz acısızlıktır, acı karşısında hissedilen özgürlüktür. Çoğu kavram gibi acı içinde birbirinden farklı tanımlar ve sınırlamalar yapılmıştır. Felsefe, edebiyat, müzik gibi farklı disiplinlerde farklı ifadeleri bulan acı, sanat yolu ile bambaşka bir kimliğe bürünmüştür. İfade biçimi ve mesajı dolaylı ya da direkt olarak çok daha sarsıcı olmuştur.

Performans sanatını 20. yüzyıl başlarına Dada akımına kadar indirebiliriz. Performans sanatının temel amacı izleyiciyle aradaki mesafeyi kaldırarak, onu sarsmak onun yalıtılmış dünyasındaki duvarları yıkmaktır. Bedenin sınırlarını zorlayarak beden üzerine yeniden düşünülmesini amaçlayan, beden çalışmalarına yönelen sanatçıların öncülerin biri Gina Pane’dir. Pane 1970’li yıllarda kadın bedenini tanımlamada hâkim olan zevk ve güzellik anlayışına karşı çıkarak, çalışmalarında kendi bedenini acı, yaralama, travma üzerine kurguladığı performans dizilerine başlar. Pane, performanslarında sıkça kendi kanını merkeze alır çünkü, kan bedenin herhangi bir ceza yada işkence durumuna gösterdiği tepkidir ve daima olumsuz çağrışım yaparak acıyla ilişkilendiril. Aslında kısa bir dönem performans sanatı ile ilgilenen Pane diğer işlerinden ziyade geliştirdiği yöntem ve uyguladığı metodlar ile daha çok performansları ile bilinmektedir.

Pane kendi bedenini performans olarak ilk kez kendi mekânında 1970’te kullanır. Pane’nin performansları ağırlıklı olarak acı, kesik ve yaralanmalar üzerine kuruludur. Tıraş bıçağıyla kesmek ya da çıplak elleri ve ayakları ile yangın söndürmek, keskin metalle donatılmış merdivende yürümek; izleyiciyle “gerçek bir deneyim” oluşturmak içindir. Pane performansı sırasında eline bir kamera alır ve seyircileri uzun uzun çeker, bu arada bazı kişilerin yüzlerinde ısrarla durur ve performansları şiddet karşısındaki tepkisizlik ile nefret karşısındaki kayıtsızlığı ifşa eden karmaşık bir eylem dizisine dönüşür.

1971 yılında gerçekleştirdiği Unanesthetized Escalation isimli performansta, sanatçı elleri ayakları çıplak bir halde uçları sivri metal bir yapının üstüne çıkarak, acısına katlanamayacağı noktaya kadar tırmanır. Performansta sanatçı Vietnam’da devam eden şiddeti vurgulamak için keskin kenarlı bir merdiven kullanır. Pane’nın stüdyosunda gerçekleştirilen bu performansta Pane, ayağını attığı her merdiven basamağının keskin yüzeyi ve ayağının yaralanma anları parçalara ayrılarak yakın çekim olarak bölüm bölüm fotoğraflanmıştır. Pane’in performanslarını belgeme/fotoğraflama biçimi performans sanatı ile ilgilenecekler için metodolojinin öncülü olmuştur. Aynı şekilde performansları öncesi bedenini acıya hazırlama süreci, geçirdiği meditasyon süreci ve beden terbiyesi önemli bir yol rehberi oluşturmuştur. Marina Abramoviç’in de meditasyon için dönemsel olarak Hindistan’a gittiği, hatta bazı ilkel kabileler ile beraber yaşayıp bedeninin tüm sınırlarını keşfetmeye çalıştığını biliyoruz.

Gina Pane, Unanesthetized Escalation
Gina Pane, Unanesthetized Escalation

1973 yılında Sentimental Action performansına izleyiciyi de dahil eder. Bu performansın ilk sırası özellikle kadınlara ayrılmıştır. Pane, gösteriye ayakta başlar, fetüs pozisyonunda bitirir. Önce gül demetini sallayarak ilerlemesinden sonra buketleri kucaklarken, embriyonik bir pozisyon alır. Gülden aldığı dikenleri koluna batırarak dizer ve daha sonra dikenleri çıkarır. Kanın, dikenleri çıkardığı yerden akmasına izin verir. Performansı bitirmeden önce avucunu jiletle dilimleyerek keser. Kanayan kolunu seyirciye uzatır. Beyaz buketle başladığı gösteride kolundan akan kanla buket kırmızıya döner. Gösterinin sonunda avucunu jiletle keserken iki kadının sesi duyulur. Biri İtalyan diğeri Fransız olan sesler Pane’in kendi kimliğine vurgu yapar. Kadınlar ellerindeki romantik bir ilişkiyi gönderme yapan mektupları okurlar. Pane, performans sırasında çektiği acıyı asla yansıtmamaya özen göstermiştir. Yüzünü olabildiğince ifadesiz tutmaya çalıştır. Bunun nedeni ise toplumunda yaşanan tüm şiddete rağmen toplumun uyuşmuş ve tepkisiz olmasıdır.

1973, Gina Pane, Sentimental Action
Gina Pane, Sentimental Action, 1973

1973/74 tarihlerinde Sentimental Action performansının bir uzantısı sayabileceğimiz Action Psyché performansında Pane, göz kapaklarını bir jiletle kesmeden önce aynada yüzünün bir taslağını çizer ve bu, ısrarcı bir talibi caydırmak için kendi gözlerini oyan Hristiyan şehit Aziz Lucy’yi çağrıştırır. Pane, bileklerini bağlamadan ve sembolik nesneleri ellerinde tutmadan önce bandajlarla kendini kör eder ve kollarıyla jestler yapar. Son olarak kendi göğsünü emer ve karnına bir haç kazır. Dini acının ikonografisinden yararlanan Pane, geleneksel motifleri yeni amaçlar için kullanır. Aziz Lucy’nin göz oymaları, kadın bakışı ve kadın bakışının boşaltılması etrafındaki kültürel kaygıları göstermenin bir aracı haline gelir bu performansında. Pane’in constat d’action (olay kanıtı) olarak adlandırdığı performansın her anını fotoğraflama işi ise yine ustaca yapılmıştır.

Gina Pane, ritüel, sembolizm ve katarsisin damgasını vurduğu benzersiz ve bedensel bir dil oluşturarak performans sanatı hareketinin gelişmesinde etkili olmuştur. Pane için beden, çoğu zaman 1990’daki ölümüne kadar bir ifade ve iletişim aracı olarak sanatsal pratiğinin merkezinde yer almıştır. Pane 1980’lerde performans sanatını tamamen bırakmış heykel ve enstalasyona yönelmiştir. Aşk, acı, ölüm, maneviyat ve sanatın metaforik gücü gibi evrensel temaları araştıran Pane, bedenimizi kendimiz ve başkalarıyla ilişkili olarak deneyimlememiz için bize öğretilen yolu ortaya çıkarmaya ve dönüştürmeye çalışmıştır. Bedeni “acı ve ıstırabın, kurnazlık ve umudun, umutsuzluk ve yanılsamanın yeri” olarak tanımlamıştır. Çalışmalarında bilinçaltı ile insan ruhunun hafızası arasında yeniden bağlantı kurmaya çalışmıştır.

Pane’in kadın acısına tepki gösterirken bunu bir kadın acısıyla dile getirmesi yada şiddete karşı çıkarken daha şiddetli bir yol izlemesi metodoloji tartışmasına yol açması çok olağan bir pratiktir. Kadının nesneleştirilmesi ve sadece güzel bir obje olarak sunulması pratiğine karşı çıkmak için kadın “acı” mı çekmeli veya kadın bir şekilde hep bir bedel mi ödemeli soruları gündeme gelir. Pane performansları ve olay kanıtı yöntemi ile performans sanatına yön vermiştir ancak yönetimi her zaman tartışma taraflarını koruyacağa benziyor.

Gökçe Oruç

Gökçe Oruç uzman sanat tarihçi, küratör, yazar ve reklamcı.
Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünde lisans ve yüksek lisans eğitimini 2017 yılında tamamladı. Spesifik olarak moda tarihi üzerine uzmanlaştı. Uzun süre Genç Sanat Dergisi’nde yazarlık yaptı. Çeşitli sanat galerileri ve müzelerde moda tarihi, sanat ve kurumları üzerine söyleşiler ve workshoplar düzenledi. Bir sanat galerisi bünyesinde küratörlük yaptı. Oggito, Artkolik gibi online düşünce platformlarında sanat yazıları yazdı. Şu an sanat yazarlığı yanı sıra creative bir reklam ajansında içerik üretimi ve marka yönetimi alanında çalışmalarına devam ediyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Armory Show 2024: Gözden Kaçan Nesnelerin Taksonomisi
Önceki

Armory Show 2024: Gözden Kaçan Nesnelerin Taksonomisi

The Kitchen Dance _ A House Trance Vocabulary
Sonraki

Istanbul Fringe Festival 2024 Üzerine Zeynep Uğur ile Söyleşi

Kaçırmayın!

Yonca Karaarslan

Portfolyo: Yonca Karaarslan

İlkokuldan bu yana önce hocalarım, sonra ailem tarafından resme yönlendirildim.
İsmail Yiğit

“Lalenin Çini İle Dansı” Sergisi İstanbul Lale Müzesi’nde

Emirgan Korusu’ndaki rengarenk laleler, Çini Ustası İsmail Yiğit’in lale desenli