“Hamiyet”, gerek gerçek yaşanmış hikayeden alıntılanan senaryosu, gerek Peyk gibi bir grubun projenin merkezinde olması nedeniyle bu senenin en dikkat çeken projelerinden oldu.
6 Haziran’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu gibi önemli bir alanda sergilenecek oyun öncesi müzikaldeki hikayenin şahidi ve yaratıcısı Peyk grubunun solisti İrfan Alış, grubun gitaristi Serdal Ersoy ve müzikalde sahne alan oyunculardan Esra Kızıldoğan, Ezgi Çelik, Sabahattin Yakut ve son olarak Uygar Özçelik ile güzel sohbetler gerçekleştirdik.
“Hamiyet” üzerine oyuncuları ile gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi okumak için tıklayınız.
“Hamiyet” müzikalini yaratma fikri nasıl ortaya çıktı?
İrfan Alış – “Hamiyet” bir şarkı olacaktı ama sonradan Işıl Kasapoğlu bunu müzikal yapın dedi.
Biz de daldık işin içine…
Çocukluğunuzda size ilham veren bu sıra dışı kadını okuyucularımıza biraz daha detaylandırabilir misin? Mesela “Hamiyet” gerçek ismi mi, şu an hayatta mı, kendisi ya da yakınlarından onun hikayesi olduğunu bilenler var mı?
İrfan Alış – Hamiyet artık yaşamıyor. Gerçek ismini kullandığımız iki karakter var oyunda. Biri Hamiyet, diğeri de Seher. Seher zaten benim annem. Akrabalarından bilenler var ama gerçek hayattaki Hamiyet’in hayatı daha sıradandı. Biz onu kurguyla değiştirdik biraz. O artık bizim ortak Hamiyetimiz…
Kendi geçmişinden izler taşıyan bu hikâyeyi müzikal formata dönüştürmek nasıl bir süreçti?
İrfan Alış – Zor ve yaralayıcı. Kendini deşmek gibi…
Sosyal medyandan çok iyi bir hikâye anlatıcısı olduğunu biliyorum. “Hamiyet” müzikalinde anlatılan hikâye dışında diğer hikayelerinin de tiyatro, sinema, müzikal, gibi sunulma ihtimali var mı?
İrfan Alış – Hiçbir planım yok. Olabilir de olmayabilir de… Her şey biraz ihtimaller ve rastlantılara bağlı.
Deniz Madanoğlu’nun senaryoyu yazarken dikkate aldığı ana temalar nelerdi? Senaryo yazılırken dahil olduğunuz oldu mu?
İrfan Alış – Onunla röportaj yaptık ben kendimle ilgili her şeyi anlattım ve tabii babamı, annemi ve Hamiyet’i; tüm olayları… Elimizde bir ön çalışma vardı yapmış olduğumuz; Deniz Madanoğlu hepsini aldı… Sonra, şimdiki texte dönüştürdü.
Hikayenizi başarılı bir senariste ve yönetmene teslim edip arkanıza yaslanıp oyunu izlemek yerine; Peyk de şarkılarıyla hikayenin en önemli parçası oldu; bir yandan da Peyk’in kendi kariyeri ve konserleri de var, bu tempo zor oluyor mu?
Serdal Ersoy – Herkesin müzik ve müzikal haricinde başka işleri olduğu için, üst üste olan zamanlarda biraz zorluyor açıkçası. Ama iyi geçen bir gösteri sonrası tüm zorluklar unutuluyor.
Müzikaldeki şarkılar, tamamen müzikale uygun olarak üretildi, şarkılar ve hikayeler aynı zamanda mı ortaya çıktı, nasıl bir yol izlendi?
Serdal Ersoy – Hamiyet için uzun bir şarkı planımız vardı, sekansları olan. Bunlar birkaç şarkıya dönüştü oyun için. Ayrıca Deniz var olan şarkıları da oyuna adapte etti, kendi seçimleriyle. Baştan sona bir akış yakalanması mucize gibi… Hiçbir şarkı araya sıkıştırılmış değil.
Müzikali sahnelenme aşamasında karşılaştığınız zorluklar nelerdi? Hala zorluklar var mı karşılaştığınız?
Serdal Ersoy – Her gün üst üste prova yapmak hem de aylarca, zorlayıcıydı aslında; günün olağan temposunun yanında…
Bazı günler geç saatlere kadar çalışmak zorunda da kaldık. Bu kadar müzik provası yapmamıştık açıkçası daha önce. Tiyatrocular biraz deliymiş diyebilirim.
Peyk sadece Hamiyet için değil, başından beri duruşuyla ve şarkılarıyla da toplumsal yaşadıklarımızın aynası konumunda. Herkes “aşk” şarkısı yaparken siz karşı duruş, yoksulluk, yalnızlık ve hayal gücü gibi temaları ele alıyorsunuz. Bu düzen düzelir mi sizce?
Serdal Ersoy – Bu bir ütopya… Hiç değişmeyecek. Ya da en azından biz göremeyeceğiz.
Ama biz anın fotoğrafını çekiyoruz, ne yaşıyorsak onu taşıyoruz müziğe. Dert ediniyoruz başkalarını, susmak olmaz. Susmayız da ve susanı da sevmeyiz.
Duruşunuzdan bahsetmişken, grubun bu yapısı ana akımdan uzak bir kulvarda tutuyor sizi ki bu bile yapabildiklerinize, başardıklarınıza, yaptıklarınızın duyulmasına engel olamıyor. Dinleyici sadakati dediğimiz olgunun ülkemizde çok da kalmadığı zamanlardayız yazık ki ve sizin bunu başardığınızı hissediyorum. Siz bu konuda bir şeyler söylemek ister misiniz?
Serdal Ersoy – Kemik bir dinleyicimiz var; ne azalır ne artar bu yıllardır. Yetiyor bize. Zaten gençlere ulaşma yollarımız kapalı, çok da beklenti yapmıyoruz; hatta hiç umurumuzda değil.
Hamiyet biraz farklı; bu hikayeyi herkes duysun, görsün yıllarca olsun istiyoruz. Bunun için de biraz Peyk’ten beklenen davranışlarının dışına çıkıyoruz.
İlk kez geçtiğimiz kasım ayında 27. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında izleyiciyle buluşan “Hamiyet” şimdi de Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’nda sahne alacak. Büyük bir sahne ve sanat için özel mim yerlerden. Neler hissediyorsunuz?
Serdal Ersoy – Çok önemli bir yer Açıkhava… Tabii ki heyecan var. Biraz da boyumuzu mu aşıyoruz acaba kaygısı var. Umarız gerekli ilgiyi görür.
“Hamiyet” müzikalinin gelecekteki projeleri hakkında ne tür planlarınız var? Daha fazla şehirde sahnelenmesi veya turne planlarınız var mı?
Serdal Ersoy – Hamiyet müziklerinin plağını yapıyoruz. Kayıtlara da başladık hatta. Dijitalde olmayacak, sadece sınırlı sayıda plak. Hamiyet için yazılmış şarkıları dinlemenin iki yolu olacak; plak veya oyunda. Diğer şehirlere çok gitmek istiyoruz ama 30 kişinin üzerinde bir ekip var, çok maliyetli ve yeterli kapasitede salon yok. Ses sistemi genelde yetersiz ve kiralama yapmak durumunda kalıyoruz. Biraz zor ama Belediyeler belki bu konuda destek olabilir; bu konuda çok da ümitli değiliz açıkçası…
Plak için ön satış var değil mi?
Serdal Ersoy – Dediğim gibi sadece plak olacak ve ön satış yapacağız çünkü maliyetler karşılanabilecek gibi değil artık.
Peyk olarak müzikal çalışmalarınız da devam ediyor bir yandan, konserlere aktif olarak devam ediyorsunuz. Yeni konser, şarkı gibi güzel haberler verebilecek miyiz sevenlerinize?
Serdal Ersoy – Konserler yoğun bu yaz için; tüm sosyal medya platformlarından duyurusunu yapıyoruz. İlgilenenler Peyk hesaplarından takip edebilirler.
Peyk Instagram: peyk_band
Hamiyet Instragram: hamiyetmuzikaltiyatro