Doç. Dr. Nagihan Çakar
Doç. Dr. Nagihan Çakar

Nagihan Çakar ile 4. TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali Üzerine

19 Şubat 2025

Geçtiğimiz yıl 3. TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali üzerine konuştuğumuz Doç. Dr. Nagihan Çakar ile bu yıl yeniden bir araya geldik. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sinema Genel Müdürlüğü ve İstanbul Topkapı Üniversitesi’nin katkılarıyla düzenlenen festival, 24-26 Nisan 2025 tarihlerinde sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor.

Bu yıl dördüncüsü gerçekleşecek festivalde, animasyon, kurmaca, belgesel ve deneysel kategorilerinde ödüller dağıtılacak; ayrıca atölyeler, paneller ve söyleşiler de yer alacak. Doç. Dr. Nagihan Çakar ile festivalin yeniliklerini, jüri sürecini ve kısa filmin geleceğini konuştuk.

Birol Güven, Prof. Dr. Emre Alkin, Doç. Dr. Nagihan Çakar
Birol Güven, Prof. Dr. Emre Alkin, Doç. Dr. Nagihan Çakar

TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali’ni diğer kısa film festivallerinden ayıran temel özellikler nelerdir? Özellikle jüri yapısı, değerlendirme kriterleri veya seçki süreci açısından ne gibi farklar sunuyorsunuz?

TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali’ni diğer kısa film festivallerinden ayıran temel özelliklerden biri, sadece bir film yarışması olmanın ötesine geçerek, sinema alanında bir buluşma noktası oluşturmasıdır.

Öncelikle değerlendirme sürecimiz ve jüri yapımız, sektördeki profesyonellerin, akademisyenlerin ve deneyimli sanatçıların bir araya gelmesiyle şekilleniyor. Bu yıl jüri başkanımız Yönetmen-Gazeteci Nebil Özgentürk. Ana jüri üyeleri arasında ise Caner Cindoruk, Nazan Kesal, Ahmet Utlu, Barış Saydam, İhsan Yılmaz, Mukaddes Kaya ve Arda Ekşigil gibi sektörün önemli isimleri bulunuyor. Jüri üyelerimiz, sadece film izleyip değerlendirme yapmıyor; aynı zamanda festival kapsamında gerçekleştirilen atölyelerde ve söyleşilerde bilgi ve deneyimlerini de paylaşıyor.

Bir diğer önemli farkımız, çok yönlü seçki sürecimiz. Festivalimize başvuran filmler, ön jüri tarafından içerik, teknik kalite, anlatım gücü, özgünlük ve sanatsal değer gibi kriterlere göre titizlikle değerlendiriliyor. Finalist filmler belirlendikten sonra ise ana jüri süreci devreye giriyor. Burada, sadece bir hikâyeyi en iyi anlatan film değil, kısa film alanına yenilikçi bakış açısı getiren ve sinema sanatına katkı sağlayan yapımlar da öne çıkarılıyor.

TAYF’ı diğer festivallerden ayıran en büyük özelliklerden biri de, farklı kategorilerde yarışan filmlere eşit derecede önem vermemiz. Animasyon, deneysel, kurmaca ve belgesel dallarında yarışan filmler, birbirinden bağımsız olarak değerlendirilirken, her türün kendine özgü dinamiklerini göz önünde bulunduruyoruz. Festivalin jüri üyeleri, sinema dünyasının deneyimli profesyonellerinden oluşuyor ve katılımcı filmler, iki aşamalı bir değerlendirme sürecine tabi tutuluyor. İlk aşamada, ön jüri, başvurular arasından en iyi filmleri seçerek, farklı kategorilerde finalistler belirler, ana jüri ise bu finalistler arasından ödülleri verir.

Ayrıca festivalimizin en önemli amaçlarından biri, kısa film üreticilerine destek olmak. Festival kapsamında gerçekleştirilen atölyeler, söyleşiler ve paneller ile sektördeki profesyoneller ile yeni nesil sinemacılar arasında köprü kurmayı hedefliyoruz. Bu yönüyle TAYF sadece bir film gösterim platformu değil, aynı zamanda bir sinema ekosistemi yaratma çabasında olan bir festival.

Bütün bunlar, TAYF’ı bir kısa film festivalinden çok daha fazlası yapan, onu dinamik, yenilikçi ve sektöre katkı sağlayan, uluslararası katılımı teşvik etmesi de küresel bir platform haline getiren temel farklılıklarımız.

Festivalin dördüncü yılında, önceki yıllardan farklı olarak ne gibi yenilikler ve değişiklikler planladınız? Bu yılın öne çıkan detayları neler olacak?

TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali, bu yıl önceki yıllardan farklı olarak bazı yeniliklere ev sahipliği yapacak.  Öncelikle, festivalin tarihleri 24-26 Nisan 2025 olarak belirlenmişken, program ve etkinlik detayları tüm sinemaseverleri derinden etkileyecek şekilde hazırlandı. Ödül töreninin Türkiye’nin en prestijli kültür-sanat mekânlarından biri olan Atatürk Kültür Merkezi (AKM)’de gerçekleştirilmesi festivalin kimliğiyle örtüşen güçlü bir atmosfer sunacak.

Bir diğer yeniliğimiz ise, festival finalist sayısının 20 filme indirilmesi. Önceki yıllarda 40 finalist belirlerken, bu yıl yarışma sürecini daha seçici bir hale getirdik. Böylece, finale kalan filmlere daha fazla görünürlük kazandırarak her biri için daha derinlemesine bir değerlendirme yapılmasını sağlayacağız.

Festivalin jüri yapısı bu yıl da yine dikkat çekici bir şekilde çeşitli. Jüri başkanlığını Yönetmen-Gazeteci Nebil Özgentürk üstlenirken, ana jüri üyeleri arasında Oyuncu Caner Cindoruk, Sinema Yazarı-Akademisyen Barış Saydam, Oyuncu Nazan Kesal, Belgesel Yapımcısı- Reklam Yönetmeni Ahmet Utlu, Köşe Yazarı İhsan Yılmaz, Gazeteci Mukaddes Kaya ve Senarist Arda Ekşigil gibi sektörün önde gelen isimleri yer alıyor.

Festival programında da yenilikler var. Atölye çalışmaları ve söyleşi programlarımızı genişlettik. Kısa film yapım sürecinin her aşamasına dokunan eğitimler sunacağız. Bu yıl festivalde, küresel sinema camiasının bir araya gelerek yeni projelere ilham vereceği ve sinemaya taze bir bakış açısı katacağı bir ortam sunmayı hedefliyoruz.

Özetle, dördüncü yılında TAYF’ı daha prestijli, daha seçici ve daha uluslararası bir kimliğe büründürüyoruz. Hem sektör profesyonelleri hem de genç sinemacılar için tam anlamıyla bir buluşma noktası haline gelmeyi amaçlıyoruz.

Bu yılki festivalde jüri koltuğunda önemli isimler yer alıyor. Jüri seçiminde hangi kriterleri gözetiyorsunuz ve jüri üyelerinin festivalin kimliğine katkısı nasıl oluyor?

TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali’nde jüri seçiminde en büyük önceliğimiz, sinema sanatına farklı perspektiflerden katkı sunabilecek, deneyimli ve vizyoner isimleri bir araya getirmek. Her yıl jüri ekibimizi oluştururken, sinema sektörünün farklı dinamiklerini temsil eden kişileri seçmeye özen gösteriyoruz.

Jüri seçiminde gözettiğimiz temel kriterleri sayacak olursak öncelik sanatsal ve akademik yetkinlik olacaktır. Sinema sektöründe önemli çalışmalara imza atmış yönetmenler, oyuncular, yapımcılar ve akademisyenlerden oluşan jüri, filmleri hem sanatsal hem de teknik açıdan değerlendirebilecek bir birikime sahiptir. Ayrıca festivalimizin uluslararası ve çok disiplinli yapısını desteklemek adına, çeşitliliği gözetiyor ve jüri üyelerini sinema sektörünün farklı alanlarından seçiyoruz. Bir yandan akademisyenler, sinema yazarları ve eleştirmenler filmleri kuramsal bir perspektiften değerlendirirken, diğer yandan yönetmenler, oyuncular ve yapımcılar işin teknik ve sanatsal boyutuna odaklanıyor. Tüm bunlara ek olarak jüri üyelerinin film değerlendirme süreçlerine dair geçmiş deneyimleri, festivale büyük katkı sağlıyor. Uzun yıllar sektörde yer almış ve bu alanda önemli projelerde bulunmuş isimler, filmleri daha geniş bir çerçevede değerlendirebiliyor ve genç sinemacılar için teşvik edici bir ödüllendirme süreci oluşturuyor.

Jüri üyelerimizin festival kimliğine katkısı ise festivalin vizyonunu daha güçlü bir noktaya taşımasıyla ortaya çıkıyor. Sinema alanında saygın bir jüri ekibine sahip olmak, festivale prestij kazandırdığı gibi, katılımcı yönetmenler için de önemli bir motivasyon sağlıyor. Genç yönetmenler, filmlerinin sektörün en yetkin isimleri tarafından değerlendirildiğini bilerek festivalimize başvuruyor.

Ayrıca jüri üyeleri sadece film seçmekle kalmıyor, festival boyunca söyleşi, panel ve atölyelerde bilgi ve deneyimlerini paylaşarak hem sinema öğrencilerine hem de sektör profesyonellerine ilham kaynağı oluyor. Bu da TAYF’ı yalnızca bir film yarışması değil, bir bilgi ve deneyim paylaşım platformu haline getiriyor.

Özetle, jüri üyelerimiz festivalin sanatsal gücünü pekiştiren, sinema dünyasındaki çeşitliliği yansıtan ve genç yetenekleri teşvik eden önemli aktörler olarak festivalimizin ruhunu oluşturan en değerli unsurlar arasında yer alıyor.

Aslı Çini Yaşaroğlu, Doç. Dr. Nagihan Çakar
Aslı Çini Yaşaroğlu, Doç. Dr. Nagihan Çakar

Festivalin danışma kurulunda medya ve yapım sektöründen güçlü isimler var. Bu tür iş birlikleri festivalin büyümesine nasıl bir etki sağlıyor? Özellikle medya desteğinin festivale katkısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Festivalimizin danışma kurulunda TV8 Genel Müdürü Aslı Çini Yaşaroğlu ve yapımcı Cemal Okan gibi medya ve yapım sektöründe önemli yerlere sahip isimlerin bulunması, TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali’ni yalnızca bir sinema etkinliği olmaktan çıkarıp, sektörel bir buluşma noktası haline getiriyor.

Bu tür iş birlikleri festivalin büyümesine çok yönlü katkılar sağlıyor: Medya desteği, festivalin geniş kitlelere ulaşmasını sağlıyor. Günümüz dünyasında bir etkinliğin başarısı yalnızca içeriğiyle değil, aynı zamanda ne kadar doğru bir şekilde tanıtıldığıyla da ölçülüyor. Medya iş birlikleri sayesinde festivalimiz, televizyon, dijital platformlar, basın ve sosyal medya aracılığıyla daha fazla kişiye ulaşıyor. Yapımcılar, yönetmenler ve medya yöneticileriyle kurulan bağlantılar, festivalin uzun vadeli büyüme stratejisinde büyük rol oynuyor. Kısa film festivalleri, sinema sektörüne yeni yetenekler kazandıran bir köprü işlevi görüyor. Bu bağlamda, sektörün öncü isimleriyle yapılan iş birlikleri, genç sinemacıların profesyonel dünyayla tanışmasını ve projelerinin desteklenmesini sağlıyor. Özellikle dijital medya aracılığıyla yapılan küresel tanıtımlar, festivale farklı ülkelerden başvuruların artmasını sağlıyor ve bu da çeşitlilik açısından büyük bir avantaj yaratıyor.

Özetle, medya ve yapım sektörüyle kurulan güçlü iş birlikleri, festivalimizi daha geniş kitlelere ulaştırırken, sinema dünyasında daha güçlü bir konum edinmemizi sağlıyor. TAYF’ın büyümesinde en önemli faktörlerden biri, sektörün deneyimli isimleriyle bir araya gelerek hem sanatsal hem de profesyonel açıdan güçlü bir festival inşa etmemiz.

Türkiye’de kısa film üretimi son yıllarda nasıl bir ivme kazandı? Genç sinemacılar için mevcut destek mekanizmaları yeterli mi, sizce daha fazla hangi alanlara yatırım yapılmalı?

Son yıllarda Türkiye’de kısa film üretimi, özellikle genç sinemacılar arasında büyük bir ivme kazandı. Dijital teknolojilerin gelişmesi ve sinema ekipmanlarının erişilebilir hale gelmesi, kısa film üretimini daha da kolaylaştırdı. Bunun yanı sıra, dijital platformların ve festivallerin artan etkisiyle, kısa filmler daha geniş kitlelere ulaşabiliyor ve daha fazla dikkat çekiyor.

Ancak, genç sinemacılar için mevcut destek mekanizmalarının halen sınırlı olduğunu söylemek mümkün. Devlet ve özel sektör desteği artsa da, kısa film üretimi hâlâ bağımsız sinemacılar için finansal ve lojistik anlamda büyük zorluklar içeriyor. Daha fazla finansal kaynak ve üretim desteği sağlanması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca mentorluk ve eğitim programlarının genişletilmesi genç yeteneklerin gelişimini hızlandırabilir. Üniversitelerde ve sinema okullarında kısa film yapımına yönelik özel dersler açılmalı mesela..

Sonuç olarak, Türkiye’de kısa film üretimi artış gösterse de, genç sinemacıların daha fazla desteklenmesi için finansal kaynakların artırılması, eğitim ve mentorluk imkanlarının genişletilmesi ve uluslararası alanda daha güçlü bağlantılar kurulması gerekiyor. Bu tür destekler, Türkiye’deki genç sinemacıların ulusal ve uluslararası alanda daha fazla söz sahibi olmalarını sağlayabilir ve ülkemizi kısa film alanında önemli bir üretim merkezi haline getirebilir.

Festivalin uluslararası alanda bilinirliğini artırmak için ne tür stratejiler uyguluyorsunuz? Yabancı katılımcılar açısından festivalin konumunu nasıl görüyorsunuz?

Uluslararası festivallerle iş birlikleri kurmak, dünya çapında tanınmış jüri üyeleri ve katılımcılarla etkinlikler düzenlemek bu stratejiler arasında yer alıyor. Özellikle yabancı film okulları ve sinema topluluklarıyla ortak projeler geliştirerek, uluslararası sinemacıları festivalimize çekmeyi hedefliyoruz. Ayrıca, dijital platformlar ve sosyal medya aracılığıyla festivalin tanıtımı yapılarak, daha geniş bir kitleye ulaşılması sağlanıyor.

Yabancı katılımcılar açısından bakıldığında, TAYF, kendilerini global sinema dünyasında tanıtma fırsatı sunan önemli bir platform haline gelmiştir. Festivalin her yıl büyüyen uluslararası katılımcı kitlesi, onun küresel ölçekte prestij kazanmasını sağlıyor. Yabancı sinemacılar için TAYF yalnızca bir film yarışması değil, aynı zamanda farklı kültürlerden sanatçılarla bir araya gelip deneyim paylaşabilecekleri, sektörle bağlantılar kurabilecekleri bir sinema köprüsü işlevi görüyor.

Uluslararası katılımın artmasıyla birlikte, TAYF, sinema camiasında daha fazla tanınır hale gelmekte ve yabancı katılımcılar için değerli bir fırsat sunmaktadır. Bu stratejiler, festivalin uluslararası alandaki konumunu güçlendirmekte ve dünya çapında prestij kazanmasına yardımcı olmaktadır. Hedefimiz, TAYF’ı önümüzdeki yıllarda küresel sinema dünyasında daha da güçlü bir konuma taşımak ve uluslararası ölçekte daha fazla ses getiren bir festival haline getirmektir.

TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali kapsamında yalnızca film gösterimleri değil, atölyeler ve paneller gibi etkinlikler de yer alacak. Bu yıl düzenlenecek etkinlikler arasında öne çıkan özel paneller veya konuşmalar olacak mı?

TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali, yalnızca film gösterimlerinden ibaret olmayan, aynı zamanda sinema alanında kapsamlı bir etkinlik programı sunan bir platform. Festival kapsamında atölyeler, paneller ve söyleşiler gibi etkinlikler de düzenlenerek katılımcılara hem teorik hem de pratik bilgiler sunuluyor.

Bu etkinlikler, katılımcılara sinema dünyasındaki yenilikler hakkında bilgi edinme, deneyimli isimlerle birebir etkileşime geçme ve kendi projeleri hakkında geri bildirim alma fırsatı sunuyor. Her yıl festival kapsamında sektörün önemli isimleri; yönetmenler, yapımcılar, senaristler ve oyuncular ile paneller ve söyleşiler gerçekleştiriliyor. Bu yıl için özel paneller ve konuşmaların içeriği henüz sanatseverlerle buluşmamış olsa da festivalin katılımcılara sinema endüstrisinin farklı yönlerini keşfetme fırsatı sunan bir platform olması hedefleniyor.

Özellikle festivalin uluslararası kimliğini güçlendirmek adına, küresel sinema endüstrisinden önemli isimlerle yapılacak paneller ve ustalık sınıfları üzerinde çalışmalar yürütülüyor. Bu tür etkinlikler, katılımcılara sadece film izleme imkânı sunmakla kalmayıp, aynı zamanda sinema dünyasındaki güncel konulara dair derinlemesine bilgi edinme ve sektörde bağlantılar kurma fırsatı da sağlıyor.

TAYF, sinemaya ilgi duyan herkes için hem teorik hem de pratik anlamda bir öğrenme ve gelişim merkezi olmayı sürdürecek.

Festival sürecinde sizi en çok etkileyen ya da unutamadığınız bir anınız var mı? Örneğin, başvurular arasından sizi derinden etkileyen bir film veya festival sürecinde yaşanan özel bir anı paylaşabilir misiniz?

TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali sürecinde beni en çok etkileyen anlar, festivalin bir araya getirdiği farklı kültürlerden gelen yaratıcı insanların etkileşimleriyle şekillenmesi. Her yıl başvurular arasından öne çıkan bazı filmler, yalnızca teknik açıdan değil, içerik ve anlatım biçimleriyle de iz bırakıyor. Özellikle toplumsal meseleleri cesurca ele alan ve sinemanın güçlü anlatım gücünü kullanan filmler, festivale derin bir anlam katıyor.

Ancak asıl unutamadığım anlar, festivalin final günlerinde yaşandı. Ödül töreni öncesinde, finalist yönetmenler ve jüri üyeleri arasında yapılan sohbetlerde, sinema sanatının insanları nasıl bir araya getirdiğini ve ortak duygular yarattığını birebir deneyimlemek büyük bir ilham kaynağıydı.

Beni en çok etkileyen anlardan biri, geçtiğimiz yıllarda başvurular arasından seçilen ve savaş mağduru bir çocuğun gözünden anlatılan kısa bir filmdi. Filmin yönetmeni, gösterim sonrası yaptığı konuşmada, bu filmi sadece bir hikâye anlatmak için değil, gerçekten yaşanmış bir olayı dünyaya duyurabilmek için çektiğini anlattığında salondaki herkes derinden etkilenmişti. Jüri üyeleri, bu yapımın sadece sinema dili açısından değil, toplumsal hafızaya katkısı açısından da ne kadar değerli olduğunu vurguladılar.

Bu tür anlar, festivali sadece bir film yarışması değil, aynı zamanda bir paylaşım, farkındalık ve öğrenme platformu haline getiriyor. Sinemanın insanlar arasında köprüler kurduğunu ve sanatın, toplumları bir araya getiren en güçlü araçlardan biri olduğunu her yıl yeniden keşfetmek, festival sürecinin en unutulmaz yönlerinden biri.

Her yıl, TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali’nin genç sinemacılar için bir çıkış noktası olmasını ve onların hikâyelerini daha geniş kitlelere ulaştırmasına destek olmayı en önemli misyonlarımızdan biri olarak görüyoruz. Bazen bir film, izleyicinin hafızasında yalnızca bir görüntü ya da replik olarak kalmaz; bir duyguya dönüşerek hayatın bir parçası olur. TAYF’ta böyle hikâyelere tanıklık etmek, festivalin en kıymetli anlarını oluşturuyor.

Dijitalleşmenin ve çevrimiçi platformların yükselişiyle birlikte kısa filmlerin dağıtımı nasıl değişti? Sizce festivaller, bu dijital dönüşüme nasıl adapte olmalı? Özellikle sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik ve çevrimiçi platformlar kısa film festivallerini nasıl şekillendirebilir?

Dijitalleşme ve çevrimiçi platformların yükselişi, kısa filmlerin dağıtımını köklü bir şekilde değiştirdi. Artık kısa filmler fiziksel sınırların ötesine geçerek, dünya çapında geniş izleyici kitlelerine ulaşabiliyor. Geleneksel festivallerin yanı sıra, dijital platformlar aracılığıyla kısa filmler artık anında erişilebilir hale geldi. Bu durum, bağımsız sinemacılar için daha fazla görünürlük sağlarken, kısa film türünün de giderek daha fazla ilgi görmesine olanak tanıyor.

Festivallerin dijital dönüşüme adapte olması için izlemesi gereken bazı önemli yollar var tabii ki, mesela fiziksel festivaller, çevrimiçi gösterimler ile hibrit bir modele geçerek erişimlerini genişletebilir. Pandemi süreciyle birlikte test edilen bu model, festivallerin sadece yerel değil, uluslararası izleyicilere de ulaşmasını sağlayabilir. Film gösterimleri sonrası çevrimiçi paneller, izleyici ve yönetmen arasında anlık iletişim kurulmasını sağlayabilir, izleyiciler, sanal gerçeklik gözlükleriyle filmleri bizzat deneyimleyebilir ve interaktif hikâye anlatımına dahil olabilir. Kısa film festivalleri, filmlerini Netflix, MUBI, Mubi Shorts, Vimeo On Demand gibi dijital platformlarla iş birliği yaparak daha geniş kitlelere ulaştırabilir.Örnekleri daha da artırabiliriz.

Sonuç olarak, dijitalleşme kısa film festivalleri için bir meydan okuma olduğu kadar büyük bir fırsat da sunuyor. Geleneksel film gösterimlerinin yerini tamamen dijital platformlar almasa da, hibrit yapılarla izleyiciye daha fazla erişim sağlamak ve film deneyimini daha interaktif hale getirmek artık bir gereklilik.

TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali olarak biz de bu dönüşümü yakından takip ediyor ve gelecekte daha geniş bir kitleye ulaşmak adına dijital stratejilerimizi güçlendirmeyi hedefliyoruz. Sinema sadece izlenen değil, deneyimlenen bir sanat dalı olmaya evriliyor ve festivallerin de bu dönüşümün bir parçası olması kaçınılmaz.

Sinema endüstrisinde kadın yönetmenlerin temsiliyetini nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle kısa film alanında kadın sinemacıların daha fazla desteklenmesi için neler yapılabilir? Festivalinizde kadın yönetmenlere yönelik özel bir teşvik veya destek programınız var mı?

Sinema endüstrisinde kadın yönetmenlerin temsiliyeti, hala ciddi bir eşitsizlikle karşı karşıya, ancak son yıllarda bu alandaki farkındalık önemli ölçüde arttı. Kadın sinemacılar hem ulusal hem de uluslararası düzeyde daha fazla görünürlük kazanıyor ve sinema sektöründe kendilerine daha fazla alan açıyorlar. Ancak, yapım süreçlerinden dağıtıma kadar olan tüm aşamalarda kadınların eşit koşullara sahip olması için hâlâ gidilecek uzun bir yol var.

Özellikle kısa film alanında kadın yönetmenlerin daha fazla desteklenmesi, sinemanın çeşitliliğini ve özgünlüğünü artıracak en önemli adımlardan biri. Farklı bakış açıları, yeni anlatım biçimleri ve cesur hikâyeler, sinema dünyasının gelişmesine katkıda bulunuyor. Ancak kadın yönetmenlerin bu alanda daha fazla varlık gösterebilmesi için eşit fırsatlar sunan bir destek mekanizması kurulması gerekiyor.

Kadın sinemacıların daha fazla desteklenmesi için kadın yönetmenlerin projelerini hayata geçirebilmeleri için özel fonlar ve burslar sağlanabilir, Kısa film yapım süreçlerinde kadın senarist, yapımcı ve teknik ekip üyeleriyle daha fazla iş birliği yapılması teşvik edilebilir, kadın yönetmenlere yönelik özel gösterimler ve paneller düzenlenerek sinema sektöründeki temsiliyetleri artırılabilir gibi…

Kadınların film yapım sürecinde karşılaştıkları engelleri göz önünde bulundurarak, festivallerin programlarında eşit temsil ve fırsatlar sunması büyük önem taşıyor. Bu tür adımlar, kadın yönetmenlerin daha fazla görünür olmasına ve sinema sektöründe hak ettikleri alanı kazanmalarına yardımcı olacaktır.

Festivalin, özellikle genç sinemacılar ve öğrenciler için bir eğitim platformu olarak rolü nedir? Atölyeler ve paneller bu misyonun bir parçası mı?

TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali, yalnızca bir yarışma ortamı sunmakla kalmayıp, aynı zamanda film yapım süreçlerini daha yakından öğrenebilecekleri atölyeler, seminerler ve paneller gibi fırsatlar da yaratmaktadır.

Atölyeler ve paneller, festivalin eğitim misyonunun en güçlü parçalarından biridir. Bu etkinlikler sayesinde katılımcılar profesyonellerle doğrudan etkileşim kurma fırsatı yakalar, yeni beceriler edinerek sinema alanında kendilerini geliştirme imkânı bulur ve film yapım süreçlerine dair teknik ve sanatsal bilgileri uygulamalı olarak öğrenirler. Ayrıca panellerde, sektörün deneyimli isimleri sinema dünyasında kariyer yapmak isteyen gençlere rehberlik ederek, sektörde başarılı olabilmek için gerekli araçları ve stratejileri paylaşırlar. Bu da Festivali sadece bir sinema etkinliği olmaktan çıkarıp, film yapımına dair bilgi ve deneyim paylaşımının yapıldığı bir alan haline getiriyor. Genç sinemacılar için ilham kaynağı olmayı ve onların sektörde sağlam adımlarla ilerlemelerine destek olmayı hedefliyoruz.

Sonuç olarak, TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali, genç yeteneklere hem teorik hem de pratik bilgiler sunarak onların sinema kariyerlerini güçlendirebilecekleri bir öğrenme ortamı yaratmaktadır. Atölyeler ve paneller, bu misyonun en önemli parçalarından biri olarak festivalin eğitimsel yönünü güçlendirmeye devam edecektir.

Festivalin uzun vadeli vizyonu nedir? Örneğin, ilerleyen yıllarda festivalin kapsamını genişletmeyi, yeni kategoriler eklemeyi ya da uluslararası film endüstrisi ile daha güçlü iş birlikleri kurmayı düşünüyor musunuz?

TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali olarak uzun vadeli vizyonumuz, sinemanın sınırlarını zorlayarak daha geniş bir etki yaratmak ve genç yetenekler için güçlü bir platform oluşturmak. Festivalimizi hem içerik hem de erişim açısından sürekli geliştirmeyi hedefliyoruz.

İlerleyen yıllarda yeni kategori ve bölümler ekleyerek yaratıcı çeşitliliği artırmayı planlıyoruz. Özellikle farklı anlatım biçimlerine sahip yenilikçi kategoriler, deneysel yapımlar, sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) formatlarıyla çekilen filmler için özel bölümler oluşturabiliriz. Festivalimizi küresel bir marka haline getirmek için uluslararası film okulları, bağımsız yapımcılar ve film fonlarıyla ortak projeler geliştirmeyi hedefliyoruz özellikle kısa film yapımına destek veren uluslararası fonlar ve festivallerle iş birliği yaparak, katılımcılara küresel bir platformda görünürlük sağlamayı amaçlıyoruz.

Festivalin sadece bir yarışma ortamı olmasının ötesine geçerek, sinema kariyerine yeni adım atan yönetmenler için bir destek platformu olmasını istiyoruz. Yönetmenlerin projelerine yatırım çekebilecekleri fırsatlar yaratmak, mentorluk programlarını genişletmek ve uluslararası yapımcılarla bağlantı kurmalarını sağlamak önceliklerimiz arasında. Ayrıca dijitalleşme ve hibrit festivaller aracılığıyla, uluslararası izleyicilere ve yönetmenlere daha fazla erişim sağlamayı amaçlıyoruz.

Uzun vadeli hedefimiz, TAYF’ı sadece bir yarışma alanı olmaktan çıkararak, sinema endüstrisinin farklı aktörlerinin bir araya geldiği, yeni yeteneklerin keşfedildiği ve sinemanın geleceğinin şekillendiği bir platform haline getirmek. Hem yerel hem de uluslararası düzeyde etkili bir festival olmak, TAYF’ın gelecekteki en büyük vizyonlarından biri.

Kısa film genellikle daha bağımsız ve cesur hikâyelere alan açan bir tür olarak kabul ediliyor. Ancak, bu durum bazen seyirciyle buluşma konusunda bir dezavantaj yaratabiliyor. Sizce kısa filmler, geniş kitlelere nasıl daha fazla ulaşabilir?

Kısa filmler, genellikle bağımsız ve cesur hikâyelere alan açarak sinemanın sınırlarını zorlayan yapımlar olsa da, geniş kitlelere ulaşmada zorluklarla karşılaşabiliyor. Bunun en büyük sebeplerinden biri, ticari filmlerin sahip olduğu geniş dağıtım ağlarına erişimlerinin sınırlı olması. Ancak, bu dezavantajı aşmak için dijital platformların gücü kullanılmalı çünkü dijital dağıtım, yönetmenlerin filmlerini uluslararası kitlelere ulaştırmasına olanak tanırken, bağımsız yapımların daha fazla izleyiciye erişmesini sağlar.

Film festivalleri, kısa filmlerin sinema endüstrisi içinde tanınmasını sağlayan en önemli alanlardan biri. Festivallerde ödül alan filmler, yapımcılar ve platformlar tarafından daha fazla ilgi görerek daha büyük dağıtım anlaşmalarına kapı açabilir. Ayrıca bağımsız sinema ağları ve alternatif gösterimmekânlarıyla iş birliği yaparak kısa filmlerin izleyiciyle fiziksel olarak buluşması sağlanmalı diye düşünüyorum.

Kısa filmler, dijital dünyada kendilerine daha fazla yer açarak, festivallerde ödüller kazanarak ve etkili sosyal medya stratejileri kullanarak geniş kitlelere ulaşabilir.

TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali’nin geleceği için hayaliniz nedir? Festivalin ilerleyen yıllarda nasıl bir konumda olmasını hedefliyorsunuz?

TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali’nin geleceği için en büyük hayalim, festivalin sinema dünyasında saygın ve güçlü bir yere sahip olmasıdır. Kısa film, bağımsız sinemacıların yaratıcı cesaretlerini ve yenilikçi anlatım biçimlerini özgürce sergileyebilecekleri en güçlü alanlardan biri. Bu nedenle, TAYF’ın yalnızca Türkiye’de değil, global çapta tanınan bir marka haline gelmesini hedefliyorum.

Gelecekte Festivalin uluslararası film endüstrisi ile daha fazla bağlantı kurmasını sağlayarak, genç sinemacıların projelerini küresel sahnede duyurabilecekleri bir platform haline getirmeyi istiyoruz. Özellikle Avrupa, ABD ve Asya’daki film festivalleriyle iş birlikleri geliştirerek TAYF’ı uluslararası film ekosisteminin önemli bir parçası haline getirmeyi hedefliyoruz. Ayrıca Festivalin bir eğitim platformu olarak da daha da güçlenmesini ve genç sinemacılara yönelik mentorluk, iş birliği ve kaynak sağlama konusunda öncü bir rol oynamasını arzu ediyorum. Yeni nesil sinemacıların projelerini gerçekleştirmeleri için yapım destekleri, fonlar ve iş birlikleri sunan bir yapı oluşturmak da uzun vadeli hedeflerimiz arasında.

Festivalin dijitalleşmenin sunduğu imkanlardan maksimum düzeyde faydalanarak daha geniş kitlelere ulaşmasını istiyoruz. Sanal gerçeklik (VR), artırılmış gerçeklik (AR) ve interaktif film formatlarıyla entegre olan yenilikçi bir festival yapısı kurmayı amaçlıyoruz. TAYF’ın sinemayı dönüştüren, ilham veren ve dünya çapında etki yaratan bir festival olmasını hayal ediyorum. Festivalin her yıl, yenilikçi film projelerini destekleyen, sinemaya yeni bakış açıları kazandıran ve yaratıcı hikâye anlatımını teşvik eden bir alan olarak büyümesini istiyoruz.

Sonuç olarak, TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali’nin, sinemacılara uluslararası görünürlük sağlayan, yeni projeler için iş birlikleri yaratan ve film yapım sürecinde destek sunan bir platforma dönüşmesi en büyük hayalim. Festivalin sadece bir yarışma değil, sinemanın geleceğini şekillendiren önemli bir merkez olmasını sağlamayı hedefliyoruz.

Son olarak, kısa film üreticilerine ve festivale katılmak isteyenlere vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Kısa film üreticilerine ve festivale katılmak isteyenlere şunu söylemek isterim: Sinema, cesaret isteyen bir yolculuktur ve kısa filmler bu yolculuğun en özgür, en yaratıcı alanlarından biridir. Kendi sesinizi duyurmak, yenilikçi ve cesur hikâyeler anlatmak için fırsatları değerlendirin. Sinemanın sınırlarını keşfetmekten korkmayın; çünkü en güçlü hikâyeler, en özgün bakış açılarından doğar.

Bu festivaller, sadece bir yarışma değil, aynı zamanda yeni bağlantılar kurma, farklı bakış açılarıyla tanışma ve kariyerinize önemli adımlar atma fırsatıdır. TAYF, genç yeteneklerin keşfedildiği, sinema endüstrisinin farklı bileşenlerinin bir araya geldiği ve yeni projelere ilham veren bir platform olmayı hedefliyor.

Katıldığınız her proje, gelişmenize ve kendinizi ifade etme biçiminizi bulmanıza katkı sağlar. Önemli olan yalnızca kazanmak değil, hikâyenizi anlatmak, sinema yolculuğunuzda bir adım daha ileriye gitmek ve bu süreçte kendinizi keşfetmek.

TAYF, tüm yaratıcılar için bir platform sunuyor ve sizleri bu serüvene davet ediyor. Cesur olun, hikâyenizi paylaşın ve sinemayı birlikte dönüştürelim!

Beyza Cumbul

Beyza Cumbul, On Air Music Co.'da projelendirmeci, müzik ve yaşam yazarı, röportajcı.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Feyzan Alasya, Tuval üzeri yağlı boya, 126 x 250 cm, 2024
Önceki

Feyzan Alasya 7067 SOKAK Adlı Sergisiyle Kun Art Space’de

Hacer Kılcıoğlu
Sonraki

Hacer Kılcıoğlu’nun Kaleminden Geçmişe Doğru Yolculuk

Kaçırmayın!

Serüvene çıkmış gibiydim / Nil Has

Acaba ne ile karşılaşacağını bilmediğin sergiler daha mı çok zevk
Bıraktığın Yerde/Mİ/yim? Sergisi

14 Şubat’ı Kutlamayan Aşk Festivali…

Her şeyin çabuk tüketildiği, gereksiz pahalılandığı, duyguların sömürüldüğü, israfın arttığı