Türkiye’nin distopik bilimkurgu türünde film çeken ilk kadın sinemacısı Serpil Altın ile distopik bilimkurgu türündeki ilk filmi “Bir Zamanlar Gelecek: 2121” üzerine bir söyleşi.
Serpil Altın’ın senaryosunu yazdığı ve yönetmen koltuğuna oturduğu “Bir Zamanlar Gelecek: 2121” filminin çekimleri tamamlandı. Film pek çok açıdan dikkat çekici.
“Bir Zamanlar Gelecek: 2121” : Distopik bilimkurgu türünde, gelecekten haberdar ediyor, sürdürülebilirlik ilkelerine sadık bir set ortamında çekildi, başarılı isimlerin ortak çalışması, ve biraz daha dikkat çeken kısım ise ilk kez bu türden bir film Türk kadın sinemacının elinden çıkıyor.
Kadın sinemacı söz konusu olunca toplumumuzda yer etmiş saçma sapan tabular devreye giriyor ve “ooo, vaaay, helaaal” gibi kasik söylemler kulağımda çınlıyor. Serpil Altın’ın ilk uzun metraj filmini bu türden çekmeye cesaret göstererek film ve kendisi adına ilk olma özelliğini eline aldığını düşünüyorum. İlerleyen zamanlarda Serpil Altın ismini ve filmi “Bir Zamanlar Gelecek: 2121” adını sık duyacağımızı düşünüyorum. Bu yüzden kendisine bazı sorular ilettim. Bu söyleşide hem Serpil Altın’ı hem de “Bir Zamanlar Gelecek: 2121” adlı distopik bilimkurgu türündeki filmini sizlerle tanıştırıyorum…
Buyurunuz…
Öncelikle okurlarımıza sizi tanıtmak isterim. Serpil Altın kimdir?
Eskişehir’de doğdum. 2002’de Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi, Sinema-TV Bölümü’nü bitirdim. Mezuniyetimden sonra sinema, dizi ve reklam sektöründe yardımcı yönetmen ve prodüktör olarak çalıştım. “Bayram Harçlığı” (2014) ve “Yüzme Öğreniyorum” (2017) kısa filmlerinin senaristliğini, yapımcılığını ve yönetmenliğini yaptım. Bu kısalarımla ulusal ve uluslararası festivallere katılarak ödüller kazandım. 2016’da Serpil Altın Film’i kurarak uzun metraj ve kısa metraj filmlerin yapımcılığını ve idari yapımcılığını gerçekleştirdim. Bilimkurgu ve dram türünde olan “Bir Zamanlar Gelecek: 2121” ilk uzun metraj sinema filmimdir. Kariyerime yapımcı, yönetmen ve senarist olarak devam etmekteyim.
Türkiye’nin distopik bilimkurgu türünde ilk uzun metraj filmini çeken kadın yönetmeni olarak film vizyona girmeden isminiz anılmaya başlandı. Film “Bir Zamanlar Gelecek: 2121” adıyla yakında vizyona girecek. Filmin detaylarına girmeden önce şunu sormak isterim: İlk olarak anılmak ve yerli olarak izleme fırsatımız olmayan distopik türde uzun metraj filminizi kitlelerle paylaşacak olmak nasıl hissettiriyor?
Bu türde filmlerin üretimine ülkemizde de ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Üretim arttıkça kadın yönetmenler için de farklı türde filmler (Savaş, western, korku, gerilim, … vs) yapabilme cesareti de birlikte gelecektir. Böylece “ilk” sözcüğü de anlam bulacaktır düşüncesindeyim. İnsanın hayal ettiği hikâyeyi kitlelere ulaştırabilmesi çok kıymetli. Bu sebeple oldukça heyecanlıyım.
“Bir Zamanlar Gelecek: 2121” filmi ne anlatıyor, izleyici neler bekliyor? Ayrıca çekim süreci nasıldı, kimlerle çalıştınız bunlardan da bahseder misiniz?
Filmimizin konusu şöyle:
“21. yüzyılın sonlarında iklim krizi ve kıtlık sebebiyle yeryüzü yaşanılmaz hale gelir. Hayatta kalabilen az sayıda insan koloni halinde yerin altına kurdukları bloklarda yaşar. Gelecekte koloni sistemini kontrol eden Genç Yönetim’in aldığı “Kıtlık Kanunları” gereği sisteme getirilen yeni hayat karşılığında, yaşlı neslin yok edilmesi zorunludur. Yer altındaki evlerinde kadın, adam, çocuk ve büyükanne olarak yaşayan dört kişilik bir ailenin hayatı yeni doğacak bebek yüzünden değişir.”
Filmin konusundan da anlaşılacağı üzere, izleyiciyi gelecekte olabileceklerin simülasyonu bekliyor diyebiliriz. Biz yaşadığımız zamanı, yeni nesillere nasıl bir dünya bıraktığımızı farkında olmadan yaşıyoruz. Bu sebeple de bu film, başka bir anlamda, insanoğlunun kendisiyle yüzleşmesine imkan vermesine kapı aralayacak.
Çekimlerimiz üç hafta sürdü. Kartal’da bir platoda tasarladığımız dekorlarda gerçekleşti. Dekorların tasarımına çekimden iki ay önce başladık. Görüntü yönetmenim Kaan Çalışkan ile kompozisyonlarımız, renklerimiz, ışık tasarımımız için bir ay öncesinde çalışmaya başladık. Yeraltında yaşayan insanların penceresiz dünyalarının tasarımı için referans alınacak bir kaynak yokken Kaan bu anlamda oldukça cesaretli ve yaratıcı planlamalar yaptı. Kamera ve lens seçimimizin de bu dünyaya uygun olmasını istedik. Yapımcım Korhan Uğur bu dünyayı en iyi şekilde anlatmamız konusunda hem yaratıcı desteğini, hem de imkanlar dahilinde maddi desteğini esirgemedi. Yazma aşamasında hayal ettiğim tüm oyuncularımıza ulaşma imkanı yakaladık. Bu yönetmen ve senarist için çok kıymetli bir şans. Selen Öztürk, Çağdaş Onur Öztürk, Ayşenil Şamlıoğlu, Sukeyna Kılıç ve Elçin Atamgüç bu hikayenin karakterlerini vücuda getirdiler. Onların aramızda olması konusunda cast direktörümüz Selim Bahar’ın emekleri de çoktur. Müziklerimizi Cihan Güçlü, kurgumuzu ise ödüllü kurgucu Erkan Tekemen yapıyor. Şanslı bir yönetmenim. Ekibimde bulunan herkes işlerinde profesyonel olan kişilerden oluşuyor.
Yaşam ve sanatta sürdürülebilirlik çalışma alanlarımdan. Sette sürdürülebilir ortam yarattığınızı öğrendiğimde heyecanlandım. Set içinde sürdürülebilirliği nasıl sağladınız? “Bir Zamanlar Gelecek: 2121” filmini sürdürülebilir sanatlar içinde nasıl değerlendirirsiniz?
Geleceğe dair distopik bir film tasarımı yaparken üretim sırasında biz de üzerimize düşeni yapmak istedik. Farkındalığımızı bunun üzerine kurgulanmışken, içimizde olacak değişimin izleyici de sirayet etmesini hayal ettim. Bu sebeple “YEŞİL PRODÜKSİYON (Green Production) ” olarak dünyada henüz yeni başlamış olan akımın ülkemizde ilk temsilcisi olarak setimizde bu anlayışın da öğrenildiği sürdürülebilir bir set kurmaya karar verdik. Böylece: Türkiye’de Ocak 2022’de, ilk yeşil film setini kurmuş olduk. Dekorlarımızı sanat yönetmenimiz Özüdoğru Cici ve uygulayıcı yapımcımız Mustafa Topçu ile geri dönüşümden tasarladık. Daha önce başka setlerde kullanılmış; ama atıl duruma bırakılmış suntalar, dekorlar, kumaşlar, malzemeler, vs… bizim yaratacağımız dünyanın malzemeleri olarak kullanıldı. Çekimden sonra kostümlerimizi ihtiyacı olan okullara gönderdik. Dekorlar da yeninden başka setlerde değerlendirilmesi için platoya bırakıldı. Setlerde bardak kağıt ve plastik su şişeleri çok fazla tüketiliyor ve dönüp arkamıza baktığımızda müthiş bir çöp yığını bırakıyoruz. Bunu da set ekibine ve oyunculara mataralar hediye ederek çözümledik. Herkes suyunu damacanadan doldurdu. SuCo sponsor olarak ekip sayımız kadar su mataraları gönderdi. Ekip çayını, kahvesini kamp mataralarıyla içti. Tabi tüm bunlara başlamadan önce ekibimize ilk set günümüzde bu sürdürebilir yaşam için bizim de bir adım atmamız gerektiğini anlatarak başladık. Bunun farkındalığına setteki ekiple başlamak en doğru yöntemdi. Senaryolarımızı ve tüm çalışma takvimlerimizi dijital gönderimlerimle çözdük. Mecburi durumlar hariç kağıt israfı yapmamaya özen gösterdik. Karbon ayak izimizi azaltmak için oyuncularımızdan aynı araçlarla birbirine yakın saatleri birleştirerek gelmelerini ve dönmelerini rica ettik. Araç sayısını sınırlı tuttuk. Çöplerimizi kağıt, plastik, cam olarak ayırdık. Kullanılmış pilleri biriktirdik ve daha pek çok aktivite… Ekibimiz ilk zamanlarda bu duruma alışmakta zorlansa da, filmimiz bittiğinde bu deneyimleri, diğer gidecekleri setlerde paylaşacaklarını söylediler. Bunu duymak, filmi gerçekten sürdürülebilir hale getirmenin ve bizim attığımız adımın en güzel hediyesi oldu. Umuyorum Türkiye’de üretilen tüm sanat dallarında bu anlamda farkındalıklarla adımlar atılır.
“Bir Zamanlar Gelecek: 2121” filminin hayatta kalmaya, kıtlık zamanlarına, iklim krizine, sürdürülebilir bir hayata ve gelecek adına duyulan kaygılara işaret ediyor olmasının yaşadğımız Antroposen Çağa dair farkındalık yaratacağını düşünüyorum. Aynı şekilde filmin insanlığın gelecekte olacağı noktayı sorguluyor olmasıyla da izleyicinin sadece bir film izlemeyeceğini, yaşadığımız döneme ve geleceğe dair hakikati uyandıracağını düşünüyorum. Ne dersiniz?
Bu bakış açınız için çok teşekkür ederim. Tespitleriniz çok doğru. Filmin çıkış duygusu: “100 yıl sonra başımıza ne gelecek?” idi. 17 yaşında bir kızım var. Eşimle sürekli “Kızımıza gerçekten ne bırakacağız?” diye sorguluyoruz. Sadece kızımıza değil. Onun akranlarına ve gelecek nesillere biz gerçekten ne bırakıyoruz? Hepimizin bu soruyu sormasını diliyorum. Sadece bugünü değil, artık geleceği de düşünerek hareket etmeliyiz.
“Bir Zamanlar Gelecek: 2121” filmi ile Türkiye’de distopik bilimkurgu türünde ilk uzun metraj çeken kadın yönetmen olarak isminizin duyulmaya başlandığından bahsettik. Bu durumu bir sorumluluk olarak düşünürseniz, çekimler sürecinde bu açıdan sizi zorlayan durumlarla karşılaştınız mı? “Bir Zamanlar Gelecek: 2121” filminizle “ilk olmak” özelliği sizin kadar ekibi de heyecanlandırmış olmalı…
Bu iddialı cümle kurulmadan önce epey araştırdık. Türkiye Sinema tarihimizin bilirkişilerine de danıştık. Öncelikle hiçbir kadının bu türde üretimde bulunmamış olmasını biz de kabullenemedik. Defalarca dönüp bu durumu yeniden sorguladık. Başarılı filmler üreten pek çok kadın yönetmenimiz var. Neden bu türde bir üretim olmamıştı? Bize göre yönetmenin kadını, erkeği olmazdı. Yönetmen sınırsızca üretimde olabilecek kişiydi. Ataerkil toplum düzenimiz sanırım burada da etkili olmuştu. Kadın yönetmenlerimiz ağırlıklı olarak dram, belgesel, vs. türünde üretimler yapıyordu. Bunun etkisinin kadın cinsiyetinin yapısı gereği, tabiri caiz ise bilimle, macerayla, aksiyonla, korkuyla, savaşla, … ve diğer türlerle ilgisi olamayacağının baskısı ve öğretilmiş bilgisi olabileceğini düşündük. Belki de yapmak istemişlerdi; ama bunu kabul ettirecek bir yapım sürecini gerçekleştirecek imkan bulamamışlardı. Ben hayallerimi gerçekleştirebilmek için sınırları aşmak istedim. Cesaret ettim. Tabii ki bu cesareti de bana ve hikâyeye inanan oyuncularımla ve ekibimle gerçekleştirdim. Senaryonun ulaştığı başka oyuncular ve ekipler de vardı. İnanmayanlar da zaten bu projenin içinde olmadılar. Bu da aslında bizi zorlayan süreçlerden biriydi. Şimdi filmi bitirdik. Artık seyircinin bu inançla ne kadar buluşacağını göreceğiz.
“Bir Zamanlar Gelecek: 2121” filmi ne zaman perdede olacak ve nerelerde yayınlanacak? Festival süreci olacak mı?
Öncelikle kalbimizden geçen festivallerde seyirciyle buluşması. Sonrasında ise sinema ve dijital platformlarda yer almak. Umuyoruz dünyada ve ülkemizde çok sayıda seyirciye ulaşır.
“Bir Zamanlar Gelecek: 2121” filmini Türk Sineması adına nasıl yorumlarsınız?
Filmimizi güvendiğimiz, değer verdiğimiz, fikirlerini önemsediğimiz, alanında uzman ve objektif olabilecek az sayıda kişiye kaba kurgu aşamasında izlettiğimizde ortak yorumları şu kelimler etrafında toplandı: “İlginç, tuhaf, değişik, farklı…” Bu kelimeler tam da aradığımız yorumlardı. Aslında bir anlamda yönetmeni ve yazarı olarak da benim hayata bakışımdaki sıfatları da temsil ediyordu. Bu sebeple de “Bir Zamanlar Gelecek: 2121” Türkiye sineması için tuhaf bir film olacak düşüncesindeyim.
Son sorumu distopik bilimkurgu türünde örnek aldığınız yönetmenler kimlerdir sorusuyla sormak istiyorum…
Örnek almaktan daha çok filmlerini defalarca izlemekten zevk aldığım yönetmenleri paylaşmak istiyorum: Yorgos Lanthimos, Jean Pierre Jeunet, Wes Anderson ve Haneke.
[…] ve senaristliğini Serpil Altın’ın yaptığı “Bir Zamanlar Gelecek: 2121” filmi 28 Haziran’da vizyona […]