Gilbert ve George
Gilbert ve George

Gilbert ve George: Ruhumu Ruhuna Kat Sevgili!

12 Ocak 2025

Aşk… üzerine söylenecek çok söz olan en karmaşık kurgu! Ben aşkın özden, ruhtan geldiğine inanırım. Her kimde ruhun kanat takıp uçarsa ona ait oluverirsin. Bazen bizim zihnimizin karşı ruha atfettiği değerler kadardır bazen zaten her şey oracıktadır.  Gilbert ve George, 1967’de Saint Martin’s’deki sanat okulunda tanışan iki ruh. 67’den beri ruhları buluştukları yerde ahenkle dans ediyor. Sanatlarını ve hayatlarını tanıştıkları günden beri ayırmamışlar. Sanat hayatlarında ilk olarak başlarını ve ellerini çok renkli metalik tozlarla kaplayarak Londra sokaklarında dolaşarak imzaları olan “canlı heykeller” formunu geliştirirler. Bireysel kimlikleri canlı heykel vizyonuna dönüşmüş ve çalışmalarının merkezi bir teması olan evrensel insan durumunun temsilleri haline gelmişlerdir. Video teknolojisini ve tanınmış foto-kolaj çalışmalarını benimsemeleri, Gilbert ve George’un canlı heykellerini belirli bir zaman ve mekanın ötesine taşımasına ve sanatlarını daha geniş kitlelere duyurmasına olanak tanıyarak “herkes için sanat” sloganlarını oluşturmalarına da imkan sağlamıştır.

1969’da ayrı sanatsal kimliklerinden kurtulmak için soyadlarını bırakmışlardır. Bundan sonra sadece Gilbert ve George olarak anılacaklardı. Performans, fotoğraf, film ve video gibi çeşitli medyalarda çalışsalar da Gilbert ve George tüm çalışmalarından heykel olarak bahseder. Başlangıçta, kendilerini kendi konuları haline getirerek “yaşayan heykeller” olarak performans sergilemişlerdir. Gilbert ve George, 1971’de baskın ifade biçimleri olmaya devam eden ilk çok panelli fotoğraflarını çekmiştir. 1970’lerde, sanatlarının vurgusunu yavaş yavaş kendi deneyimlerinden daha büyük toplumsal sorunlara kaydırdılar ve Londra sokaklarında karşılaştıkları şehir içi gerçeklikleri incelemeye başlarlar.

1970’lerden beri çok parçalı fotoğraf parçaları içeren devasa bir eser grubunu ortaya çıkarmışlardır. Hayatlarını sanatlarının konusu yapmışlardır. Sık sık, 1987 eserinde olduğu gibi, muhafazakar düğmeli takım elbiseler, gösterişli kravatlar, beyaz yakalı gömlekler ve ifadesiz bir duruş ile ırk, din ve cinsellik gibi kendilerine yakın çeşitli konularda yorumlarını sunarlar. Bu durumda, Londra’nın işçi sınıfı kesiminin korkunç koşulları karşısında dehşete düştüklerini ifade ediyorlar gibi görünüyor. Duvar boyutuna büyütülen çürüme ve yıkım görüntüsü, otuz beş çerçeveli siyah beyaz fotoğrafın ızgarasına yayılıyor. Parlak sarı ve mavi tonlu alanlar, bir tür dikkat gösterilmesini talep ederek duyularımıza sesleniyor, ancak umutsuz hareketleri aslında hiçbir şey yapılamayacağına gönderme yapıyor. Kompozisyonun en altına, Here başlığının yerleştirilmesi bile kasıtlı ve sembolik görünüyor.

Gilbert ve George, 35 adet elle renklendirilmiş jelatin gümüş baskıdan oluşan 1 set, 1987.
Gilbert ve George, 35 adet elle renklendirilmiş jelatin gümüş baskıdan oluşan 1 set, 1987.

Genel olarak resmi ve sakin görünümleri biraz yanıltıcı olabilir, ancak özellikle gençken yaşam tarzları geleneksel ve muhafazakar olmaktan çok uzaktı. Gilbert ve George üniversitedeki faaliyetlerinin başlangıcından itibaren yaptıkları, söyledikleri ve düşündükleri her şeyin sanat olduğuna ve dolayısıyla yaşadıkları hayatın fotoğraflarla belgelenmeye ve korunmaya değer olduğuna inanıyordu. Yaşam tarzları 1960’ların sonlarındaki geleneklere meydan okuduğu için sanatları da meydan okuyordu.

Zamanla fiziksel varlıklarını gerektirmeyen ve daha kısa sürede daha fazla insana ulaşabilen medya araçları olan video ve fotoğrafa geçtiler. Sanatlarının önde gelen teması “kışkırtmadır”. Toplumsal gelenekleri ve dogmaları sorgularlar, sıklıkla küfürler, ikonoklastik imgeler hatta vücut sıvıları kullanarak çok saldırgan ifade şekilleri kullanırlar. Sanatlarının “Liberal’in içindeki Bağnaz’ı ve tam tersi, Bağnaz’ın içindeki Liberal’i ortaya çıkarmasını” istediklerini söylerler ve diğer çağdaş sanatçıları yeterince soru sormadıkları veya hiç sormadıkları için eleştirirler.

Eşcinsel bir çift olarak Gilbert ve George, kapsayıcılık ve hoşgörü mesajını iletmek ve geleneksel “tipe” uymayanların nasıl dışlandığını ve hala “öteki” olarak muamele gördüğünü göstermek istemişlerdir. Cesur, parlak renkli ve hatta bazen halüsinojenik bir estetik kullanarak, izleyicinin yüzüne doğru bağırıyor ve hem görsel hem de kavramsal olarak şok edici oluyorlar. Genellikle keskin hatlarla dikdörtgen bölümlere ayrılmış büyük ölçekli fotoğrafları, kiliselerde bulunan vitrayları andırıyor ve bu da Gilbert ve George’un geleneksel imgeleri yabancılaştırma ve tabulardan, dinden ve politik doğruluktan uzak bir dünya için çabalama fikriyle başarılı bir şekilde uyuşuyor.

Gilbert & George, İsa Heteroseksüel miydi?, 2005, White Cube, Londra
Gilbert & George, İsa Heteroseksüel miydi?, 2005, White Cube, Londra

21. yüzyılda daha tuhaf bir çift bulmak zordur. Cep telefonu yok. E-posta yok. Listelenen bir sabit telefon hattı var ama kimse aramıyor. Evlerinde mutfak yok. Sadece dışarıda yemek yiyorlar. Her gün aynı Türk restoranına gidiyorlar, iki otobüse biniyorlar ve her zaman aynı kuzu yemeğini yiyorlar. Sadece yakındaki bir Tibet terzisinin kestiği resmi takım elbise ve kravat giyiyorlar, gün boyu ve her gün. Sosyaller ama aynı zamanda sanat dünyasının münzevileri haline geldiler. Otuz yıl önce, asla bir sanat gösterisine, sinemaya, baleye veya operaya gitmemeye karar vererek sadece kendi sanatlarına konsantre olmayı seçmişlerdir.

Gilbert ve George 2008’de evlenmiş ve bunu bir romantizm jesti olarak değil, daha çok yasal bir nezaket olarak yerine getirmişlerdir. “Bu bizim Vakfımıza bağlıydı. En pratik sebeplerden dolayı ne yapmamız gerektiği söylendi.” George, “Aşk dünyadaki en büyük ikinci itici güçtür,” diyor. “Bu da geriye seks bırakıyor…” diye devam ediyor, “cinsel çekim – bu tüm sanatın başlangıcıdır. Her şey birbirine karışmış durumda, ama ne demek istediğimi anlıyorsunuz. Zor,” diye ekliyor.

İlk görüşte aşk yaşayan ve ne sanatta ne de hayatta bir daha asla ayrılmayan bu ikonik çift 58 yıl sonra hala birlikte yaşıyor, aynı tüvit takım elbiseleri giyiyorlar, aynı arkadaş çevresini paylaşıyor ve en önemlisi birlikte sanat yapıyorlar. Her zaman ve sadece birbirleriyle olan Gilbert ve George kendilerini tek bir sanatsal kimlik olarak görüyorlar.

Birbirleriyle karşılaşmasalar bu kadar başarılı olmayacaklarını söylüyorlar. Eğer farklı coğrafyalarda, farklı kaderleri yaşasalardı aynı üretimleri yapabilirler miydi? Birbirlerine olan aşkları, saygıları ve inançları onların hem cesaretlerini hem tutkularını beslemiş. Başka coğrafyalarda hala sanatta sansür, cinsiyet ayrımı, yaşam hakkı mücadelesi verilirken aynanın öteki yüzünde kanatları kırılmayanlar uçmaya devam ediyor!

Gökçe Oruç

Gökçe Oruç uzman sanat tarihçi, küratör, yazar ve reklamcı.
Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünde lisans ve yüksek lisans eğitimini 2017 yılında tamamladı. Spesifik olarak moda tarihi üzerine uzmanlaştı. Uzun süre Genç Sanat Dergisi’nde yazarlık yaptı. Çeşitli sanat galerileri ve müzelerde moda tarihi, sanat ve kurumları üzerine söyleşiler ve workshoplar düzenledi. Bir sanat galerisi bünyesinde küratörlük yaptı. Oggito, Artkolik gibi online düşünce platformlarında sanat yazıları yazdı. Şu an sanat yazarlığı yanı sıra creative bir reklam ajansında içerik üretimi ve marka yönetimi alanında çalışmalarına devam ediyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Arda Kıymaz
Önceki

Arda Kıymaz’dan Yeni Şarkı: “Sorma Bana”

Ekrem Kahraman Ekrem Kahraman’ın Peşini Asla Bırakmıyor!, Tuval üzerine Karışık Teknik, 100 x 90 cm, 1999
Sonraki

Ekrem Kahraman “Epic Future” Sergisi Üzerine

Kaçırmayın!

Kezban Arca Batıbeki, HURRICANE 100x200 cm Photographic Collage, printed on metallic paper and mounted on 5mm Forex

Kezban Arca Batıbeki’nin “On The Road” Sergisi Londra FAAR Gallery Mayfair’da

Kezban Arca Batıbeki’nin “On The Road” adlı kişisel sergisi, 10
Nilipek.

Nilipek. “Uydurduğumuz Oyunlarla” İlk Kez Sahnede!

Nilipek., Mayıs’ta yayınlanan dördüncü albümü “Uydurduğumuz Oyunlarla”yı 28 Ekim’de geniş