Performans sanatçısı Seçil Demircan Akan Beden x Contemporary Istanbul kapsamında 29 Eylül Cuma günü Barın Han’da “Jane Doe” başlıklı bir performans gerçekleştirdi. Adı bilinmeyen veya açıklamak istenmeyen kişilere erkeklerde “John Doe”, kadınlarda ise “Jane Doe” deniyor, yani “ismini vermek istemeyen izleyici”. Jane belki kendinin de bilmediği ismini bizlere vermek istemiyor ama karşımızda kimlik kazanma sürecine giriyor. İnsan/sı/laşma diyebileceğimiz bu sürecin şahitleri olarak bizler onu kırmızı başlığıyla, Seçil’in tabiriyle “yün teniyle” görüyoruz. Performansın gerçekleştiği salona giden odada yerlerde kıvrılarak öbeklenen ve haritalanan kırmızı yün ipler, sağ ayağında taşıdığı prangavari metalin yere sürterek çıkardığı ses, doğum yaparcasına sancılanıp eteğindeki kare aynaları yere saçması gibi boyutlarıyla “Jane Doe” etkileyici bir performans işi olarak aklıma kazındı.
Sevgili Seçil, söyleşi teklifimi kabul ettiğin için teşekkürler… Öncelikle kendinden ve sanat anlayışından bahseder misin?
Bu söyleşi için ben teşekkür ederim. Modern dans alanında lisans öğrenimimi sürdürdüğüm süreçte ve sonrasındaki üretimlerimde bedenin sosyal, fiziksel veya salt hareket kavramları arasında değişen referans noktalarında gezindim. Oyunculuk bölümünde dans ve hareket dersleri veriyorum ve yüksek lisansımı çağdaş dans alanında yaptım. Süreç içinde metin ve hareket odaklı ilerlemeye başladım. Yazılı bir metni çağdaş dans ile yorumlamak üzerine çalışırken, eş zamanlı olarak performans ve oyunculuk ile projelerimdeki referans noktaları değişti. Şu anda deneyimlerimin ürünü olan eylemlerimde dans, performans ve oyunculuğu içine alan çok sesli bir arayış içindeyim.
Performansın tanıtım metninde zamanın manipülasyonu arasında kalmaktan, bozuk görüşe ve yün tene sahip bedenin “kökensel bulunmayışından” söz ediyorsun. “Jane Doe” performansının kavramsal arka planını açar mısın?
Burada 2009’daki “ilmek/knot” adlı performansımla bağ kuruyorum. Zamanın manipülasyonu şu anlama geliyor. Bilinç zamana maruz kaldıkça bedenle arasında bir ilişki kuruluyor. Ve artık bir beden-kimlik bağlamı doğuyor. “ilmek” performansında anonimleşen beden, “Jane Doe” performansında varlığı ile çevresine yöneliyor. “Jane Doe”da Merleau-Ponty’nin beden, algı ve gören-görünen kavramlarını harmanlıyorum.
Tersane İstanbul’da gerçekleşen ve ne yazık ki sanat inisiyatiflerinin kullandığı alanı su bastığı için şimdiden pek iyi hatırlanmayan 18. Contemporary Istanbul’da fuar programı dâhilinde önerilen, ancak alan-dışı (offsite) ve kamusal erişime açık bir etkinlikte yer almak senin için ne anlama geliyor?
Evet, sosyal medyada konuya dair eğlenceli başlıklar döndü. Contemporary İstanbul ya da diğer “ismi olan” kurumlar yerel olanı desteklerken belirli şartlarla geliyor, bütçemiz yok gibi. Yine de bağımsız olarak alan içinde anlamlı projelere adım atan herkes birbirini desteklediğinde güzel ilerliyoruz, böylece eylemsel bedenler çoğalıyor.
“Jane Doe” esnasında projeksiyonla duvara “ilmek” videosunu yansıttın. Bu videoda tüp şeklinde ördüğün, bedeni kaplayan kırmızı yün örgünün çözülmesine tanık oluyoruz. “Birbirinin devamı değil ama ilişkililer,” dediğin bu iki iş arasındaki süreklilik ve kopuşlardan bahseder misin?
İki performansın tek sürekliliği zaman diyebilirim. “Jane Doe”da, “ilmek”teki anonim bedenin zaman içinde oluşan yeni cümlesiyle hareket eden bir beden görüyoruz: kimlik. Ben de bilmiyorum bu anonim bedenin kim olduğunu. Hâlâ bugün de biliyor değilim. Bir önceki performansta çözülen yün ip çözülse bile tenimle bir olması hâli: gerçek-yanılsama. Bu performans uzamda yer alan bedenin özne/kendisi ile ve şeylerle ilişkisi.
Performanslarını mekâna göre kurgularken hassasiyet güttüğünü biliyorum; zemin, ışık, genişlik gibi konulara özellikle dikkat ediyorsun. Barın Han’a nasıl yerleştin?
Öncelikle Emir Barın’a teşekkür ederim, bu süreçte çok yardımcı oldu. Barın Han’ı gezerken aklımda performans öncesinde bir giriş kurgulamak vardı. Mekânı bu gözle inceledim. Giriş kısmına yün yumağı yerleştirecek ve yün ipin bir ucunu, “ilmek”in videosunu yansıttığım duvara iliştirecektim. Bu anlamda iki yer belirledim ve Emir’le konuşmamız sonucunda nihayetinde giriş katındaki yeri seçtik. Seyircileri yarım daire formunda, aralarında gezebileceğim genişlikte yerleştirerek ve sıcak ışık ile mekânı aydınlatarak hazırlıkları tamamladım.
“Jane Doe” için iş birliği yaptığın müzisyen Didem Coşkunseven ile nasıl çalıştın?
Didem Coşkunseven şu an Paris’te yaşayan bağımsız bir çağdaş müzisyen. Uzun süredir ortaklaşa çalışmalarımız oldu. Proje için provalarda sese ihtiyaç duymaya başladım. Parçalarını dinleyip bu proje için işte bu müzik, dediğim noktada izin aldım. Kendisi ve müzikleri benim için kıymetli; teşekkür ederim.
[…] Aralık 2023’te Yeni Metin Festivali 12 kapsamında prömiyerini yapan Seçil Demircan’ın içinde metin olan çağdaş dans performansı girift. 29 Mayıs 2024’ta Bahçe Galata’da […]