İnci Eviner’in mentorluğunu üstlendiği, Heper Sayar’ın küratörlüğünü yaptığı ‘Performatif Araştırma Yöntemleri’ sergisi İMÇ 5.Blok 5541’de kapılarını açtı.
Endüstriyel tasarım, iç mimarlık, tiyatro ve psikoloji gibi farklı zemin ve alanlardan gelen Zümra Çetinler, Meriç Kara, Burcu Özgen, Rıza Efe Reis, Heper Sayar ve Eren Yıldırım içinde bulundukları dayatmacı eğitim sistemine direnmek ve sanat eğitimini, sanat ortamının önemli bir parçası olarak yaratıcı bir forma dönüştürmeye çalışıyor ve bu serginin farklı bir tartışmanın başlangıcı olarak Üniversite sistemi dışında bağımsız örgütlenmelerle sanatsal öğrenme olanaklarının yolunu açacağını düşünüyor. Benimsedikleri ve uyguladıkları sanatsal araştırma süreçlerini 16 Aralık 2023 – 16 Ocak 2024 arasında, İnci Eviner’in mentorluğunda İMÇ 5.Blok 5541’de izleyiciyle buluşturuyor.
Bu serginin başlangıç noktası olan ve İnci Eviner tarafından yürütülen, Kadir Has Üniversitesi Tasarım Yüksek Lisans Programının ‘Performatif Araştırma Yöntemleri’ atölyesi, sanatın koşullarını, diğer disiplinler ve hayatla olan etkileşimini tartışırken bir yandan da bu süreçte her bir sanatçı/araştırmacının gerçekte bireysel ilgi alanlarının ne olduğunu keşfettiği, “bilim” ve “sanatı” ayıran duvarları aştığı ve sanatın özgürleştirici yöntemlerini benimsediği dinamik bir atölye ortamını mümkün kıldı. Ayrıca, sanatçıların kendi disiplinlerinin üniversite eğitim sistemi içindeki ezberlenmiş araştırma yöntemlerini aşarak eleştirel yaklaşmalarını sağladı. Genellikle sanatın eğitim müfredatından çıkarıldığı üniversite sistemi içinde sanatı, bir bilgi üretim alanı olarak çok daha kapsayıcı ve yaratıcılığın önünü açan canlı bir atölye çalışması içinde deneyimletti. Kavram ve nosyonları; pratik ile teoriyi; kültür ve doğa ilişkilerini sanatın yöntemleri ile deneyimlemek, araştırmak ve özgün fikirlerini malzeme ile dönüştürürken kendilerinin de dönüşmesine aracılık eden canlı bir ortamın sonuçlarının, sanatı dışlayan üniversite eğitim sistemi için de aydınlatıcı olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Çağımızın, günümüzde ve gelecekteki karşılıklarına ve etkilerine odaklanan bu sergi, her bir sanatçının, gündelik yaşamın başka bir alanına mercek tuttuğu, dünya üzerindeki etkilerini tekrar düşünerek, dönüştürerek anlattığı bir akış içerisinde var oluyor. Zümra Çetinler, hızlı tüketimle artan tek kullanımlık plastik alışkanlığının su ekosisteminde yol açtığı zararı farklı bir bakış açısı içinde araştıran ve bu anlamda doğayı, bünyesine alarak dönüştürdüğü atıklar üzerinden deneyimleyen yeni bir doğa araştırmasına doğru yol alıyor. Kısırkaya Plajındaki plastik popülasyonunu bir bitki örtüsü gibi ele alan ve bu doğrultuda biyo çözünür bir malzeme tasarımı ile bu sahte-bitki-örtüsünü bulunduğu bölgeye geri yerleştiren Zümra, bunu yaparken de doğaya olan müdahaleyi minimumda tutarak doğal döngünün kendisine kenetlenmeyi hedefliyor. Seri üretimin ve bunun üretilen malzemelerle olan ilişkisini baz alan Meriç Kara, sadece ticari bir amaç için üretilmiş metal malzemeleri doğada bulduğu atık ağaç dallarıyla birleştirdiği bir yerleştirme ile sergide yerini alıyor. Geçmişten günümüze müzeciliğe odaklanan Burcu Özgen, müze mekanların günümüzdeki değişimine dikkat çektiği ve çağlar arası etkileşime göre yeniden tasarladığı eski mekanların, günümüzde nasıl tekrar inşa edilebileceğine odaklanırken, beraberinde ürettiği müze rehberi aracılığıyla katılımcılara ”Bugünden geleceğe sergilenecek şey nedir?” sorusunu sorarak günümüzden geleceğe uzanan bir köprü kurmayı ve bu sayede geçmişin izlerini modern zamanla birleştirmeyi amaçlıyor. Sahne ötesinde performatif pratikler üzerine çalışan Rıza Efe Reis, özellikle gelecek tasvirlerinin performatif ifadesine odaklanıyor. Zamanda asla kalıcı olmayan söz ve hareketin ne gibi etkilemeler ve vaadlerle yaratabileceği üzerine çalışıyor. Makineleşmenin ötesinde algoritmaların hayatımıza girmesiyle, tüm gündelik yaşamımızı tekrar sorgulayan Heper Sayar, yapay zeka uygulamalarını birer psikolojik sisteme sahip organizma gibi konumlandırarak, kapasitelerinin sınırlarına ve kendi iç dinamiklerine otonomluk üzerinden odaklanıyor. Günümüzde sık sık karşılaştığımız şehirlerde yaşayan elektrikli scooterları, rotalarını ve habitatlarını araştıran Eren Yıldırım, atık scooter parçalarını terk edildikleri hurdalıklardan kurtararak geleceğin kalıntıları olarak yeniden tasarlıyor.