Frize Los Angeles ile ArtExpo New York henüz geride kalmış ve Mayıs’ta NADA, Future, Frieze, SuperFine, Fridge, Independent, Clio, Focus, TEFAF, The American Sanat Fuarları New York’ta seyirci/alıcı ile buluşmaya hazırlanırken pazarın durumunda pek de bir değişiklik yok.
Eserlerin kimliksizleşmesi sürecinde; galerilerin sanatçı emeğini istismar etmesi, eseri yaratıcısından koparması ile başlar. Ana akım çağdaş sanat kürasyonunda da sık rastlanan, künyesinden uzaklaşan eserlerin anlamını kaybettiği durumlardır bunlar. Çalışmalara yönelik ‘bu nedir?’ sorusunun cevaplandığı klasik sanatın aksine, eserlere yönelik ‘neden?’ sorularının cevap aradığı çağdaş sanatta bağlamlar ve hikâyeler hayati önem taşır. Müze tipi ile fuar tipi künye arasındaki temel farkın, sanatçının ve bağlamın detayları olduğu bu güncel sanat dünyasında; standlara yerleştirilmiş birçok ‘gallerina’ların eserler hakkında hiçbir şey bilmediği ve sorular için web sitelerine konukları yönlendirdiği sayısız deneyim yaşanacak. “Ne olur birkaç saat daha harcayıp şu bağlamları künyelere ekleseniz?” demek istiyorsunuz ama birçok eserin de dekoratif olması için o kadar uğraşılmış ki herhangi anlamı, bağlamı kalmamış. Bugün çoktan sınırları yok olması gereken yüksek sanatı bile gölgede bırakırcasına ‘salonunuza asmalısınız’ önermeli hızlı—dekoratif—tüketimsel görsel bir dilin dominasyonu [galerilerin risk almadığı bir ekosistemde] artarak, PR desteği ile bir çığa dönüşüyor.
Küratörlerin yeni sanatçı keşfetmeye zahmet etmediği, birbirlerinden ya da çalıştıkları sanatçılardan öneri aldıkları, yeni yeteneklere gözler kapatılmış bir döngü. Aynı ya da benzer sanatçıların köşeleri tuttuğu ve yeni geçişlere izin vermeden kopya eserlerin pazarda sirkülasyonunu sürdürdüğü bir döngü. Satış hedefleri tuttukça galeriler risksiz, dekoratif, vizyonsuz işleri kendi aralarında çevirmeye devam ediyorlar. Çünkü kendilerine sorsanız ‘neden risk alsınlar?’. Farkında olmasalar da galeriler, küratörler ve sanat danışmanlarının sektörü dönüştürebilecek süper güçleri var. Koleksiyoner alışkanlıkları, sosyal statü dinamikleri ekseninde ilerlerken yapmaları gereken tek şey bu döngüyü ‘dekoratif’ten biraz daha ‘anlamlı’ya yönlendirmek. Ama bildiğiniz gibi, bu gücü sadece kullanmak istemiyorlar.
Umarım bazı Türk galerileri Miami’de yaptıklarına benzer etik dışı uygulamalar, manipülasyonlar ile; alakasız mekanlarda sergiler için ödemeler alıp, etkinliği aynı haftaya getirdikleri “dev fuarlarda sanatçımız var” tanıtımı yapmaya çalışmazlar.