Barış Çapkın, müzik yolculuğuna istikrarla devam eden, başarı çizgisini hep yukarıya çıkaran, dönemsel değişimlerin tuzağına düşmeden ilerleyebilen bir müzisyen… Aynı zamanda da bir mühendis.
Müzik ve meslek yaşamını, içinde yer aldığı “Olta” projesini, yeni şarkısı “Deli Kral”ı ve dahasını biz sorduk o da yanıtladı. İyi okumalar dileriz.
“Ülkemizde müzik dinlenmiyor… Yalnızca duyuluyor!”
Barış Çapkın
Barış Çapkın sosyal medya biolarına baktığımızda “Mühendis, Şarkı yazarı, İki teker binici” yazıyor. Biz sizinle müzik kariyeriniz nedeniyle buluşmuş olsak da öncelikle diğer alanları biraz açarak sohbetimize başlamak istiyoruz. Mesleğiniz mühendislik ve motor tutkunuz üzerine neler söyleyeceksiniz. Müzik, bu iki ana dalın neresinde?
Müzik bu iki ana dalın tam ortasında duruyor. Mühendislikteki motivasyonumu sağlayan etken müzik. Mühendislik stresli, yoğun ve zihnen yorucu bir iş. Tüm bu etkileri yaptığım müziğin içerisine dökerek rahatlayabiliyorum. Günlük hayatım ve mühendislik hayatım müziğimdeki duyguları, motosiklet tutkum ise müziğimdeki özgür hissetme noktasını besliyor. Aslında hepsi birbiri ile bağlantılı ve birbirini besliyor diyebilirim…
Müzik sizin için ne ifade ediyor, sizce ülke açısından ne konumda? Meslek olarak yapmaya çalışanlar yanında sizin gibi iki mesleği birlikte devam ettiren müzisyenler çoğalmaya da başladı gibi. Bu konularda neler söylemek istersiniz?
Müzik yapmak benim için nefes almak kadar gerekli bir ihtiyaç. Bu sayede kendimi keşfetmeye devam ediyorum ve şarkılarım ile insanların duygularına dokunmaya çalışıyorum. Dokunmaya ve ulaşmaya çalıştığım şey onların en saf duyguları ve koşulsuz sevgileri. Bu benim için çok değerli…
Ülkemizde rafine müzik zevki olan insan sayısının genel nüfusumuza oranla çok az olduğunu düşünüyorum. Yani müziği araştıran, bulan, takip eden kitleden bahsediyorum. Ülkemizde müzik dinlenmiyor… Yalnızca duyuluyor! Duyulmaktan kastım arabada, markette, alışveriş merkezlerinde kulaklarına çalınan müzikleri duyuyor insanlar. Bu noktada da kötü müziği bile iyi bir satış ve iyi bağlantılar ile çok kişiye duyurabiliyorlar. Ama yalnızca duyuruyorlar. Dinletmek ile duyurmak bence ayrı şeyler… 1 ay sonra herkes onu duymaktan sıkıldığında bu sefer başka şarkıları duyurmaya ve bunun adına da müzik diyerek insanların kulaklarına çalmaya devam ediyorlar. İstisnalar haricinde maalesef durumun bu şekilde olduğunu düşünüyorum. Tabi bu insanların suçu değil, müzik sektörü onları nasıl yönlendiriyor ise dinleyici kitlesi de ona göre şekillenmiş oluyor.
Duyurmak ile dinletmek farklı kavramlar. Bir şarkıyı duyurursun onu kapatıp diğerine geçerler ama bir şarkıyı dinletebilirsen belki de o insanın hayatını etkiler… Müziğin etkisi bu kadar güçlü aslında. Müzik kavramının içini boşaltanların baktığı yerden bakmıyoruz dünyaya. Biz müziğini dinleten ve hislerini aktaran tarafta duruyoruz ve bunun için çalışıyoruz. Bu duruşumuz da hiç değişmeyecek…
İşte tüm bu yukarıda bahsettiğim nedenlerden dolayı da ülkemizde müzik sektöründe güzel bir köşe kapmadıysanız ya da çok şanslı değilseniz yalnızca müzik yaparak geçinmek çok ama çok zor. Ben 7 yaşımdan beri müzik ile ilgileniyorum. Eğitim ve müzik yaşamım hep paralel ilerledi. Yani bir anda mühendislikten müziğe ya da müzikten mühendisliğe geçiş yapmadım. Yalnızca son bir senedir daha düzenli şarkı yayınlamaya karar verdim hepsi bu. Müzik hep vardı ve olmaya devam edecek…
Keşke “tüm müzisyenler” yalnızca müzik yaparak hayatını idame ettirebilse. O zaman hem dünya daha güzel bir yer olur hem de herkes sanatına odaklanıp daha da yaratıcı işler ortaya çıkarabilirdi diye düşünüyorum.
2021’de daha seri şarkı yayınlamışsınız. 2022 ilk yarısında da aynı tempoda devam ediyor: “Kaybolsam da”, “Ağladım İçime”, “Son Sözüm (Akustik)”, “Görsen Üzülürsün” ve son olarak “Deli Kral”. “Deli Kral” daha yeni bizlerle buluştu o nedenle yeni projelerinizi sormayacağız ama şarkılarınız dinleyiciyle buluşana kadar geçen evrede, arka planda neler yaşanıyor?
Şarkıların tümünün söz müzikleri bana ait. Son dönemde yayınladığım şarkıların geneli 4-5 sene önce bestelenmiş şarkılar. Zamanla olgunlaşarak son halini alıyor ve yeniden kaydedilerek yayına hazır hale getiriliyor. Bazen de tamamen yeni bir beste ortaya çıkabiliyor ve onu kaydedip yayınlamaya karar veriyorum. Nasıl hissettiğim ve o an hangi şarkıya kendimi adayabildiğim ile alakalı…
Şarkıların tüm kayıt, düzenleme ve mix işlemlerini evdeki stüdyomda kendim yapıyorum. Mastering işlemleri de Selim Sayarı tarafından yapılıyor. Bahsettiğiniz şarkıların kapak görsellerinde Tahir Keskin ile çalıştık. Kapak görsellerine de çok özenle yaklaşıyoruz ve şarkının hissiyatına en uygun olanına karar verip, hayata geçiriyoruz.
Sonrasında şarkıyı çalıştığım label şirket olan OnAir Sahne’ye teslim ediyoruz. OnAir Sahne ekibi de şarkılarımı dinleyicilere ulaştırmak için çalışmalara başlıyor. Ardından şarkı yayına giriyor ve ben de bir sonraki şarkı ile ilgili çalışmalara başlıyorum. : )
Son şarkınız “Deli Kral” alışılagelmiş sevgi- aşk gibi konular dışında konusuyla dikkatleri daha çok çekiyor. “Deli Kral”ın sistemle savaşını sizden öğrenebilir miyiz?
Dünyada her konuda işlemeye çalışan sistemlerin karanlık açıkları var. “Deli Kral” da buna başkaldırarak düzgün bir dünya adına kendi krallığını ilan eden bir adamın hikayesi. Krallığını ilan ederek özgürleşen, potansiyelini daha rahat dışa vuran ve buna inanların hikayesi. Yalnızca bu adamın değil “Deli Krallığını” ilan edip kendini iyi hisseden herkesin hikayesi.
İnsanlar kendi çıkarları adına başka insanların hislerini, hayallerini görmezden gelebiliyor. Bu şekilde işleyen katı düzenler var. İşte Deli Kral tam da bu noktada kurtarıcımız oluyor. Kendimizi nasıl daha mutlu ve özgür hissedeceksek aldığımız kararlar da bu yönde oluyor ve bu katı düzenlerin oyuncağı olmaktan kurtarıyoruz kendimizi… Belki yollar çok daha zorlu hale geliyor ama kendi kararlarımızı kendimiz verebiliyoruz ve baskı altına da girmiyoruz. Çünkü baskı altında kendimiz olamayız ve gitgide kendimizden uzaklaşırız.
Şarkınızın hikayesi sonrası klip hakkında da bize neler söylemek istersiniz? Nerede çekildi, kiminle çalıştınız, klibin hazırlık aşamalarında neler yaşandı?
Senaryoya uygun mekanın seçimi, kullanılacak objelerin şarkının ana fikri ile uyumlu olması, kıyafetlerin seçimi, teknik ekipman vb. konularda hazırlıklar yapıldı. Gerekli planlamayı da yaptıktan sonra klibi çekmek için hazırdık.
Klip İzmir’in Torbalı ilçesindeki küçük bir köyde bulunan ve tamamen ağaçtan yapılmış bir evde çekildi. Klibin atmosferine de uygun olduğu için bu evi tercih ettik. Klipte kendini dış dünyadan soyutlayarak kendi ile baş başa kalmak için bu eve gelen ve şarkısını yazmaya başlayan bir müzisyenin hikayesi anlatılıyor. Bu mistik ev müzisyene tarot kartları aracılığı ile mesajlar göndererek şarkısını yazmasında ve kendi krallığını ilan etmesinde yardımcı oluyor. Ardından kapıya bırakılan “kötü şartlarda bir müzik sözleşmesi” ve müzisyenin bu sözleşmeyi yakarak kendini özgür kılışı anlatılıyor. Klibi izlerseniz birkaç önemli detayı daha görebilirsiniz…
Klibin senaryosunu eşim Ayşe Çapkın’ın yazdı, yönetmenliğini de Hüseyin Baki Karataş üstlendi. Şarkının ana fikrini iyi yansıtan bir klip ortaya çıkardığımızı düşünüyoruz.
Güncel bir soru ile sohbetimize devam etmek istiyoruz. Son dönem iptal edilen konser ve festivaller hakkında yorumlarınızı alabilir miyiz?
Çok saçma ve hiçbir mantıklı açıklamasının olmadığını düşünüyorum. Müzik ya da diğer sanat dalları ile ilgili aktiviteler iptalinin aksine daha da artarak devam etmeli. Çünkü sanat toplum kültürünü besleyen en önemli faktör. Birçok sanatçı bu konuda gereken tepkiyi ortaya koydu. Fakat birçoğu da sessiz sessiz izliyor olan biteni… Yarın öbür gün ucu kendilerine dokunduğunda o zaman göreceğiz neler olacağını. : )
Müzikte hep sıkıntılar ve kötüye gidenlerden bahsedilir oldu, hiç mi iyi bir gelişme, böyle özel bir proje yok sizce?
“Olta Dayanışma” adında pandemi döneminde işsiz kalan müzik emekçilerine destek vermek amacı ile başlattığımız bir projemiz var, projeden ve nasıl dahil olduğumdan bahsedecek olursam;
Peyk grubunun vokalisti İrfan Alış ile eskiden günümüze uzanan bir dostluğumuz var. Kendisi ile ortak gerçekleştirdiğimiz kayıtlar da oldu. Pandemi döneminin başında sohbet ederken bana; pandemi koşullarından dolayı işsiz kalan müzik emekçilerine yardım etmek üzere başlatmak istediği bir projeden bahsetti: “Bu proje kapsamında müzisyenler şarkılarını ‘Olta Dayanışma’ya bağışlayacak ve yayımlanacak olan albümlerden elde edilen gelirler de müzik emekçilerine bağışlanacaktı” Ben de seve seve elimden ne geliyorsa yapabileceğimi ve projenin içerisinde yer alabileceğimi belirttim. Benim gibi düşünen diğer müzisyen arkadaşlarımız ile birlikte ilk albüm için şarkılar vererek projeyi başlatmış olduk.” Umut denizine atılmış bir olta mottosu ile yola çıkıldı ve ‘Olta Dayanışma’nın ilk albümü 14 Ağustos 2020 tarihinde yayımlandı.
Olta projeniz kaç albüm oldu, bugüne kadar yaklaşık kaç müzisyen yer aldı, devam edecek değil mi? Yeni projesi belli mi “Olta”nın?
İlk Olta dayanışma albümünün yayınlanması ve projenin başlamış olmasının üzerinden neredeyse 2 yıl geçti. Bu süre süre içerisinde 10 toplama albümde yer alan 129 şarkı yayınlandı ve ihtiyaç sahibi müzik emekçilerine yardımcı olduk. Ben de kendi şarkılarım ve diğer müzisyen arkadaşlarıma yaptığım kayıt ve düzenlemeler ile albümlere katkıda bulundum. Peyk, Asfalt Dünya, Feridun Düzağaç, No Land, Cenk Taner, Erdal Erzincan, Mazlum Çimen, Hüseyin Turan, Kalben, İlkay Akkaya, Baba Zula gibi ilk aklıma gelen isimler ve daha birçok müzisyen dostumuz şarkılarını bağışlayarak bu albümlerin ortaya çıkmasına vesile oldular.
Bireyselliğin giderek arttığı günümüzde, Olta Dayanışma gibi kolektif bir yapının içerisinde yer almak insana kendini gerçekten iyi hissettiriyor. Bazı şarkılar imece usulü kaydediliyor ve albümlerde yer alabiliyor. Kayıt imkânı olmayan genç arkadaşlarımıza da gereken kayıt desteğini verebiliyoruz. Birilerine dokunmak, yardımcı olmak, birlikte yeni işler ortaya çıkarmak ve belki de onlara yeni kapılar açılmasına vesile olmak bizi çok mutlu ediyor.
Paylaştıkça ve birbirimize destek oldukça büyüyoruz ve bu büyüyen enerji aramıza yeni katılan müzisyen dostlarımıza da yansıyor.
Olta Dayanışma şu sıralar 11.albüm için çalışmalarına devam ediyor.
Peyk’ten tanıdığımız İrfan Alış ile “Olta” dışında da ara ara birlikte müzik projelerinde buluştuğunuzu görüyoruz. Bu konuda da ufukta yeni bir proje var mı?
Fırsat buldukça İrfan Alış ile kayıtlar yapıyoruz. Şimdiye kadar “Meydanlar”, “Son mu?” isimli şarkıları ve bu şarkıların canlı performans videolarını yayınladık. O da son dönemlerde solo işler yayınlamaya başladı. İlerleyen dönemlerde kendisi ile ortak bir çalışmanın kaydına başlayacağız. Zamanı geldiğinde duyuracağız…
Sohbetimize katıldığınız için çok teşekkür ederiz. Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mıdır?
Bu keyifli sohbet için teşekkür ediyorum. İşlerinizde kolaylıklar ve başarılar dilerim. Görüşmek üzere…