Sadece bir şair ve yazar olarak değil, aynı zamanda edebiyat ve sanat üzerine düşünen bir entelektüel olarak Ülkü Tamer’in metinleri Ketebe tarafından çeşitli başlıklarla bir araya getirildi. Sanatın ve Edebiyatın Dayanılmaz Hafifliği, Sanat Yolculukları, Kediler ve Kitaplar, Keşke Sadece Seyircisi Olabilseydim başlıklarıyla yayımlanan bu toplu yayımlara son olarak Hayal Gücünün Sınırsız Denizi eklendi.
Bütün bir yazın serüveni boyunca birçok önemli kişiyle temas kurmuş, gerek şiir gerekse sanatın diğer disiplinleri üzerine metinler kaleme almış, sadece üretmekle kalmayıp aynı zamanda üretimleri üzerine düşünmüş bir figür olarak Ülkü Tamer, yakın dönemin özgün karakterlerinden biri olarak düşünülebilir. Şiirlerinde benimsediği duyarlılığı deneme metinlerinde de gösteren Tamer, özellikle “dil” konusundaki hassasiyetini burada da sürdürmüştür. Geliştirdiği üslupla bir denemeci olarak da kendisinden bahsedilmeye uygun bir profil çizen Tamer’in metinleri bu yönüyle de kıymetlidir.

Ülkü Tamer’in metinlerinde dikkat çeken ilk mesele, yazarın yalın ama çarpıcı bir dil ve ifade biçimiyle denemelerini ortaya çıkarmış olmasıdır. Tamer’in şiirlerinde de sık sık kendisini gösteren bu kıvrak zekâ, düzyazılarda da bir şekilde okuru kendisine çeker. Her bir metnine büyük bir incelikle yaklaşan yazar, nihayetinde konu ne olursa olsun onu benzer bir hassasiyet ve dil becerisiyle irdeler. Onun için mesele salt bir konuda kalem oynatmak değil, aynı zamanda bir tür dilsel oyun ve kıvraklıkla okuru metnin kendisine çekmektir. Onun metinlerini özel kılan temel konulardan/yaklaşımlardan ilki budur. Dil, yazar/şair Tamer için her zaman en önemli başlık olarak ön plana çıkar.
Şiirde benimsediği anlayışa benzer bir şekilde düzyazı metinlerinde de kelime tercihlerini ve anlatının kendisini önemseyen Ülkü Tamer, birçok farklı konuda kalem oynatmıştır. Gündelik olaylardan edebiyata, sinemadan tiyatroya, futboldan şiire kadar birçok başlık, onun metinlerinde kendisine karşılık bulmuştur. Dolayısıyla Tamer’den söz ederken onu çok yönlü bir kişilik olarak kabul edip metinlerine, daha da genelinde bir edebiyatçı olarak kendisine bu perspektiften bakmak daha doğru olacaktır. Dünyaya birçok farklı pencereden bakan yazar, onun üzerine düşünürken gününden, çağından, bir parçası olduğu coğrafyadan da hiçbir zaman kopmaz. Kendi tutkuları kadar dünyanın onu davet ettiği başlık ve meseleler de onun şiirine, metnine, edebiyatına bir şekilde yansır.
Sadece bir şair ve yazar olarak değil, aynı zamanda bir çevirmen ve yayıncı olarak da Türkiye’deki entelektüel çevrenin önemli bir parçasıdır Ülkü Tamer. Uzun yıllar Milliyet, Milliyet Çocuk, Sanat Olayı, Karacan Yayınları gibi kurumlarda, dergi ve yayınlarda çalışan, yer alan Ülkü Tamer, aynı zamanda bir dönemin tanığı olarak da dikkat çeker. Onun bir parçası olduğu bütün bu yayınlar, bir dönemin ruhunun yansıdığı, içerikleriyle çağına tanıklık eden dergi ve gazetelerdir. Dolayısıyla Tamer’e bu perspektiften bakmak da son derece kıymetlidir. Hayal Gücünün Sınırsız Denizi gibi düzyazı toplamları, bu açıdan da ön plana çıkar, çünkü içerisinde yer yer bir dönem tanıklığı da barındırır.

Güçlü bir hafızaya sahip olduğu hemen her yazısında bir şekilde görünür olan Ülkü Tamer, metinlerinde zaman zaman çocukluğundan, Gaziantep’ten, başından geçen kimi olay ve anılardan da yararlanır. Söz konusu düzyazılarda nostalji, kimi zaman güzel anlarıyla kimi zamansa acı tatlı anılarıyla kendisine bir karşılık bulur. Çocukluğun hareketli yılları, ilk gençlik döneminin buhranları, hayata atılan ilk adımlar onun metinlerinde yer yer belirip kaybolur, ama yaşanmışlık, yaşama arzusu, kendisini bir yaşamda/yazında gösterme arzusu hep belirgin bir şekilde göze çarpar. Dolayısıyla bu tutkuya, yer yer kendisini hissettiren nostaljiye de Tamer metinlerinde dikkat çekmek gerekir.
Ülkü Tamer’in özellikle edebiyat üzerine kaleme aldığı metinleri bir araya getiren Hayal Gücünün Sınırsız Denizi, şairin temelinde “sanat” dediğimiz üst başlığa nasıl yaklaştığına dair özgün bir metindir. Bir yandan geçmiş çağların edebiyatını, yazar ve metinlerini analiz eden, onlara dair fikirlerini açıkça dile getiren yazar/şair, diğer yandan kendi çağı üzerine düşünmekten de geri durmaz. Geçmiş ile gün, onun bu metinlerinde iç içe geçer ve kendi çağına kulak kabartan bir yazar olarak onun zihnini meşgul eder. Kimi zaman ironik kimi zaman büyük bir ciddiyetle beliren eleştiriler, yaklaşım ve düşünceler, zamanla okuru ucu bucağı görünmeyen bir patikada uzun bir yolculuğa davet eder. Tamer’in bu yönüyle hem kendi edebiyatına, hem eski çağlara, hem de bir parçası olduğu döneme dair düşünceleri bu kitaptaki metinlerde bir araya gelir.
Ülkü Tamer’in sanata ve edebiyata dair yazılarını bir araya getiren Hayal Gücünün Sınırsız Denizi, bugünün okuruna ironiyle, heyecan ve tutkuyla kaleme alınmış metinler vadediyor. Hemen herkesin bir şekilde ilgisini çekmeye aday bu metinler, bir dönemin başlıca şair ve yazarlarından birinin, Ülkü Tamer’in aynı zamanda ne derece kıvrak bir zekâ ile eserler kaleme aldığını da açıkça gösteriyor.