Kaş Çevre ve Kültür Derneği Başkanı Ahmet Murat Akoy’la 20-24 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen Kaş Tiyatro Günleri’ni (KTG) konuştuk. Yerel kaynaklarla ve iş gücüyle düzenlenen KTG topluluk bağlarını güçlendirme ve yerel kültür ve kimliği güçlendirme gibi amaçlara hizmet ediyor. İletişim danışmanlığını yürüttüğüm “On İkinci Ev” ekibinin bir parçası olarak ben de bu tarihlerde Kaş’taydım; nazik ev sahiplikleri ve emekleri için ekipteki herkese bu vesileyle bir kez daha teşekkür ederim.
Ahmet Murat Akoy: “Oyunlarda Antiphellos’un ara merdivenlerine kadar seyirciyle dolduğunu görmek, Antalya’dan ve çevre illerden otobüs kiralayıp gelenleri, Kaş tatilini tiyatro günlerine denk getirenleri görmek keyifliydi.”
Kaş Tiyatro Günleri fikri nasıl doğdu?
KTG fikri, Kaş’ta nitelikli sanat etkinliklerinin yıllar içinde yok denilecek kadar azalmasına bir cevap, bir tepki olarak ortaya çıktı. Festival doluluğuna erişecek bir etkinliğin kentte yaratabileceği sosyal değişimin düşlerini kurduk. Yerelde tiyatro topluluklarının oluşması, Tiyatro Günlerinin üretim kısmında, mutfağında gençlerin görev alması, zamanla kente yerleşecek sanatsal üretimin ve etkileşimin pozitif etkiler yaratması gibi hayallerle bu projeyi hayata geçirdik.
Kaş Tiyatro Günleri’ni bu sene ikinci kez düzenlemek sizin için nasıl bir deneyim oldu?
KTG tamamıyla ücretsiz bir etkinlik. Kaş esnafı ve çoğunluğunu yine Kaşlıların oluşturduğu destekçiler etkinliği finanse ediyor. Yani bir ilçe halkı kendi etkinliğini kendi imkânlarıyla gerçekleştiriyor. Bu imece ruhun oluşması bizim için çok heyecan verici.
İlk sene iki tiyatro topluluğundan altı kişi ağırladık ve Kaş seyircisi ile Antiphellos Antik Tiyatrosu’nda üç oyun buluştu. Bu yıl ise AçıkAlan projesi kapsamında KTG’nin içeriğine eklenen seminer, panel, sunum ve parkur performanslarının yanı sıra beş tiyatro oyunuyla zengin bir program oluştu.
Beş tiyatro topluluğundan otuz iki tiyatro/sanat emekçisini ağırladık. İlk yıl kırk dört esnaf KTG’ye sponsor olurken, bu yıl altmış üç esnaf, yirmi yedi fongogo destekçisi ve yirminin üzerinde gönüllü sayesinde etkinlik gerçekleşti. İkinci yılda hem içerik zenginliğinin artması hem etkinliğe sahip çıkanların sayıca artması bizi gelecek yıllar için umutlandırdı.
Bu etkinliğe “festival” adını vermeyi özellikle tercih etmediğinizi biliyorum. Bu tercihinizi açar mısınız?
Festival şu anda yaptığımız işi tanımlamıyor. Yerelin heyecanla sahiplendiği ve katıldığı, kentin sokaklarına taşan, gün içinde çeşitli performansların bir araya geldiği, içeriği zengin etkinliklerdir festivaller. Son yıllarda iki üç oyunun seyirciyle buluştuğu etkinliklere festival denmesi Türkiye’de bu adın içinin boşalmasına yol açtı, diye düşünüyoruz. Tiyatro Günleri yıllar içinde böyle bir etki ve içerik alanına ulaşırsa festival adını hakkıyla taşımak isteriz.
Etkinlikteki oyun seçkisini ve gündüz programını tanıtır mısınız?
KTG seçkisi Şule Ateş küratörlüğünde beş tiyatro topluluğunun oyunlarından ortaya çıktı.
İlk yıl Latife Tekin’in romanından uyarlanan “Sevgili Arsız Ölüm Dirmit” ile KTG’ye katılan Tiyatro Hemhal bu yıl Hakan Emre Ünal’ın yazıp yönettiği “Tırnak İçinde Hizmetçiler” ile, Fiziksel Tiyatro ekibi Shakespeare’in Macbeth’inden uyarladığı “Şatonun Altında” oyunu ile, Bahçe Galata ekibi Henrik Ibsen’in Nora (Bir Bebek Evi)‘nin devamı olarak Amerikalı oyun yazarı Lucas Hnath’ın yazdığı “Nora 2” ile, Kadıköy Emek Tiyatrosu ekibi Alis Çalışkan’ın yazdığı “Herkes Kocama Benziyor” ile, Melek Ceylan ve Ekibi ise yönetmenliğini Salih Usta’nın yaptığı “On İkinci Ev” ile KTG’nin misafiri oldular.
Gündüz programı küratörlüğünü Şule Ateş’in, direktörlüğünü Alper Akça’nın, proje asistanlığını Serra Beldağ’ın yaptığı, CultureCivic tarafından desteklenen AçıkAlan projesi kapsamında gerçekleşen bir dizi etkinliklerle oluştu.
Hemşin Yaşam Derneği başkanı Tuğba Yazıcı ve Bergama Ne Yerde Ne Gökte Derneği başkanı Umut Aslan’ın katılımlarıyla gerçekleşen ekoloji temalı iki video sunumu, Aslıhan Sarıca’nın “Ecopoiesis ve Dışavurumcu Sanat” semineri, Eylem Ejder’in “do,laş,mak” sunum performansı, CultureCivic Projeler Koordinatörü Nevra Arslantürk’ün moderatörlüğünde “Merkezin Ötesinde Sanat Ekosistemi Yaratmak” paneli ve Şule Ateş’in tasarladığı, Kaş ve Kalkan’dan on dört sanatçının ve yirmiye yakın katılımcının ortaklaşa çalışması sonucu doğan “Voyn” parkur performansı Kaş Tiyatro Günleri’nin içerik zenginliğini ve etkisini bambaşka bir yere taşıdı.
Etkinlik programına değinmişken… Yönetim kurulu başkanı olduğunuz Kaş Çevre ve Kültür Derneği’nin çalışmalarından ve tiyatro günlerindeki ekoloji vurgusundan söz eder misiniz?
Kaş çok özel bir coğrafyaya sahip. Sınırları içinde iki Özel Çevre Koruma Bölgesi, sekiz antik kent, bir milli park barındırıyor ve doğal sitler ve muhteşem koylarla çevrelenmiş. Son yıllarda popüler turizm noktalarından biri hâline gelmesi rant arayışlarını da beraberinde getirdi. Planlı bir şekilde gelişemeyen ilçe, kontrolsüz kaçak yapılaşma ile artan betonlaşma, turizmin yönetilememesiyle beraber gelen deniz ve kara kirliliği tehlikesiyle karşı karşıya. Derneğimiz Kaş kasabasının Bodrum ve Marmaris örneklerinin bir benzeri olacak şekilde tüketilmesinin önünü almak için mücadele ediyor.
Ekolojik sorunların yerele anlatılması ve desteğinin alınması için sanat etkinliklerinin bir köprü görevi göreceğini düşünüyoruz. Çevre sorunlarını ve çözümlerini ele alan ekoloji temalı sanat üretimleri yerelde farkındalık yaratarak yaşadığımız çevreye duyarlılık arttırabilir. Yerelde gerçekleşen sorunların ulusalda etkili anlatılabilmesi için benzer sorunları yaşayan derneklerin bir aradalığı ve tecrübe paylaşımı çok önemli. CultureCivic Kentlerarası Ağ Geliştirme Hibe programı kapsamında Hemşin Yaşam ve Bergama Ne Yerde Ne Gökte Derneği temsilcilerini KTG’de misafir ettik. Ekoloji temalı iki video gösterim ve bir panelle farklı bölgelerin ortak sorunları üzerine tecrübe, bilgi paylaşımı yaptık ki bu yalnız olmadığımız duygusunu hissetmemiz açısından önemli ve motive ediciydi.
Dev bir antik tiyatro olan Antiphellos’ta oynayan oyunlar müthiş kalabalık bir kitlenin ilgisine mazhar oldu. Kilometreler boyunca sıra sıra park etmiş arabalar ve yan yana dizili sayısız motosiklet gördük. Bu ilgi bize ne söylüyor ve nasıl tepkiler aldınız?
Kaş’ın sembollerinden biri olan Antiphellos müthiş ambiyansa sahip üç bin kişilik bir antik tiyatro. Oyunlarda bu muhteşem tiyatronun ara merdivenlerine kadar seyirciyle dolduğunu görmek, Antalya’dan ve çevre illerden otobüs kiralayıp gelenleri, Kaş tatilini tiyatro günlerine denk getirenleri görmek keyifliydi. Gösterilen ilgi ve sonrasında gelen pozitif geri bildirimler gönüllü olarak çalışan, üreten ekibimiz için çok motive edici ve gelecek yıllarda yapmak istediklerimiz için de cesaret verici.
KTG’ye ilgi, büyükşehirlerin içine sıkışan sanat üretiminin, gösteriminin küçük şehir ve kasabalara yayılmasının gerekliliğini, merkezlerden küçük bölgelere nitelikli sanat faaliyetlerine ulaşımı kolaylaştırmamız ve artırmamız gerektiğini anlatıyor.
Antiphellos Antik Tiyatrosu’nun yanı sıra, tiyatronun Kaş’ın sokaklarına yayılması arzunuz doğrultusunda, benim de iletişim danışmanlığını üstlendiğim On İkinci Ev oyunu Çukurbağ Yarımadası’ndaki Oburus Momus’ta oynadı. Bu, sizin için nasıl bir adım teşkil ediyor ve devamında neler göreceğiz?
KTG için kurduğumuz hayal, sanatın Kaş’ın sokaklara taştığı, büyük sanatçının elinden çıkmış bu müthiş coğrafyanın sanatçıların eserleri ile süslenip daha da büyülü bir yer hâline gelmesini sağlayacak bir tiyatro festivali oluşturmak. İkinci yılımızda bunun ilk adımlarını Oburus Momus restoranın Akdeniz’e bakan doğal sahnesinde Melek Ceylan’ın “On İkinci Ev” performansıyla ve bir ahırdan dönüştürülmüş Echo Bar’da gerçekleşen birçok etkinlikle atmış olduk.
Devamı için çok fazla hayalimiz var. Bunlar da bir sonraki yılın sürprizleri olarak kalsın.
Konuşmalarınızda Kaş Tiyatro Günleri’nin çocuklar için eğitsel işlevini de vurguluyorsunuz. Önümüzdeki yıllarda bu kapsamda bizi neler bekliyor?
Bir eğitim programı dâhilinde ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik tiyatro toplulukları oluşturmak istiyoruz. Bu topluluklar kendi oyunlarını yazacak, yönetecek, müziğini oluşturacak ve sonrasında Antiphellos’ta seyirci karşısına çıkacaklar. Bunu başarabilirsek çocuklarımızın gelişim süreçlerine katkı sağlayabiliriz. En büyük dileğimiz de bu.
Günlere yayılan böyle zahmetli bir etkinliği desteklemek üzere üreten ve emek veren herkese müteşekkiriz. Ekipte kimler yer alıyor?
Ekibimiz muhteşem insanlardan oluşuyor. Bilabedel ya da yaptıkları işlerin karşılığı olamayacak sembolik ücretler karşılığında KTG ortaya çıksın diye çalışıp üreten, hayalperestlerden oluşan bir ekip. Küratörümüz Şule Ateş. Sosyal Medya Reklam ve Tanıtım işini Sedat Geblo ve Sena Ehe üstleniyor; sosyal medya içerik ve kurgu üretimini ise Saliha Kırgız Duman, Sema Ceylan ve İzzet Kulaksız beraber yapıyorlar. SM sayfalarımızın genel sorumlusu ve metin üretimini Nergis Öztürk gerçekleştiriyor. Afişimizi Duru Ekşioğlu tasarladı. Kaş resimleri üzerine yaptığı çizimlerle içeriği estetize eden Burcu Ceylan’dı. Değer Esirkuş oyun gruplarına verdiğimiz Cumhuriyetimizin 100. Yılı hediyelerini tasarlamasının yanında sosyal medya içerik üretimine destek verdi. Sahne prodüksiyonu, kulis hazırlığı işlerini Nergis Öztürk ve Özenç Kabasakal beraber yaptılar. Sahne ses ve ışığın hazırlanmasını Mehmet Süt ve ekibi üstlendi. Karşılama ve yönlendirmede yine Nergis Öztürk, Ferhat Tebelleş ve birçok arkadaşımız görev aldı. Ben KTG öncesinde hazırlık, kurumlarla iletişim, bütçenin bulunması, KTG esnasında ise genel koordinasyon ve ekiplerin konaklama, yeme içme, etkinlik ve transferlerinden oluşan günlük akıştan sorumluydum.
Son olarak etkinliğin ekonomik arka planına değinmenizi isteyeceğim. Ekipleri ağırlamak için ulaşım, konaklama ve yeme içme gibi masraflarda esnaf desteğine başvurdunuz ve birtakım güçlüklere rağmen yerelden yola çıkarak bizi mükemmel şekilde ağırladınız. Bu gibi etkinlikleri düzenlemenin git gide zorlaştığı ulusal bir kriz içindeyken yerel desteğin önemini vurgulamak için neler söylersiniz?
Bu tarz etkinliklerin gerçekleşebilmesi için büyük sponsorlara ihtiyaç duyuluyor ya da kültür sanat faaliyetlerini destekleyen devlet kurumlarına ve AB fonlarına müracaat ediliyor. Türkiye ve dünya konjonktürü çok değişken bir süreçten geçiyor. Salgın, salgın sonrası enflasyonist ortam, savaşlar… Bu negatif süreçler sanat üretimini, sanatı destekleyici ekonomik kaynakları olumsuz etkiliyor. Bu sebeple sanat faaliyetinde sürdürülebilirlik konusu çok kırılgan bir konu.
Kaş özelinde, katkı sunan altmış üç sponsor ve yirmi yedi fongogo destekçisinden bahsettim. Kaş, Türkiye’de kötüye giden genel ekonomiden turizm sayesinde bir nebze de olsa kendini koruyabildiği için bu faaliyete kaynak ayırabiliyor. Yerel destek olmasaydı projenin oluşma, büyüme şansı da olmazdı. KTG ancak ileriki yıllarda bilinirliği arttığında, basında belli bir oranda yer almaya başladığında büyük sponsorların ilgisine mazhar olabilecektir. Etkinliğe finans ekolojisi yaratabilmek için yerel ve ulusal kaynaklardan ve kültür sanat fonlarından oluşan bir sepet oluşturmak, kaynakları çeşitlendirmek gerekebilir. Sizin aracılığınızla bir kez daha esnafımıza bu güzel sanat imecesine katkıları için teşekkür ediyoruz.